Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Detone
Detone

ANNE GÜVERCİN 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : ANNE GÜVERCİN 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

ANNE GÜVERCİN Empty ANNE GÜVERCİN

Cuma Ara. 12, 2008 8:37 am
Güzel bir yaz günüydü.
Batur elinde sapan evlerinin yakınındaki ağaçlıkta kuş avına çıkmıştı.
Gözleri radar gibi dikkatle çevreyi tarıyordu. Birden arkasında bir ses
duydu: ’Vurma kuşları.’ Döndü, baktı. Seslenen yabancı değildi. Mahalle
arkadaşı Sarper’di: “ Ne istersin şu küçük yaratıklardan bilmem ki? Ne
zararı var onların sana? Bırak ötsünler, uçsunlar, kanat çırpsınlar. “
Batur: “ Sarper yine mi sen? Bu kaçıncı? İşime karışma demedim mi ben
sana? Bak kuşları ürküttün, kaçıp gittiler. Kuş vurmak yasak mı yani? “
Sarper: “ Yasak tabii. Şu sıralar kuş yavrularının büyüme zamanı.
Batur: “ Amma yaptın ha.. Yasakmış.. Yasaksa yasak. Kim bilecek benim
kuş vurduğumu? Çevrede bir yığın kuş var. Bir kuş vursam kuş kıtlığına
kıran girmez ya, kuş nesli tükenmez ya. Bana bak Sarper, sen iyi bir
arkadaşsın, fakat şu kuş işine karışma “ dedi ve ses çıkarmamaya dikkat
ederek usul usul ilerlemeye başladı. Yirmi metre kadar gittikten sonra
bir ağacın altında durdu. Sapanını yukarıya doğru kaldırdı. İyice nişan
aldıktan sonra sapanındaki taşı fırlattı. Taş hedefini bulmuştu. Kuş
yere düşerken aynı anda havalanan bir başka kuşun kanat sesleri
duyuldu. Batur az ötesinde yere düşen kuşu aldı. Kuş can çekişmekteydi.
Hemen kuşun kafasını kopardı. Kendisine doğru yürümekte olan Sarper’e
dönerek: “ Nasıldım ama? Tek atışta hedef on ikiden. Tık kafa gitti.
Tüylerini yoldum mu, küçük bir ateş yakarım. Cız bız. Sonra deyme
keyfime “ dedi.

Arkadaşının sözlerine aldırış etmemesine içerleyen Sarper: “ Ne desem,
ne söylesem boşuna. Başkalarının senden daha iyi düşünebileceğini
hiçbir zaman kabul etmezsin zaten. Vurduğun bir yabani güvercin
yavrusu. Yirmi gram et ya çıkar, ya çıkmaz. Hem düşünmediğin bir şey
var. Bu yere düşerken kanat sesleri duymuştuk. Herhalde anne güvercindi
uçan. Yabani güvercinler bildiğim kadarıyla kin tutarlar. Yavrusunu
vurmakla hiç iyi yapmadın “ dedikten sonra geriye dönerek hızlı
adımlarla oradan uzaklaştı. Batur daha sonra ağaçlığın kenarında küçük
bir ateş yaktı. Buraya gelirken yavru güvercinin tüylerini yolmuş ve iç
organlarını temizlemişti. Kuşu pişirmeye başladı. Fakat arka
tarafındaki ağaçlardan birinde üzgün ve yaşlı bir çift gözün kendisini
izlediğinin farkında bile değildi.

Anne güvercin bir taraftan yavrusunu vuran çocuğu seyrederken, bir
taraftan da düşünüyordu: “ Aslında elinde bir çocuğun bize doğru
yaklaştığını görmesek, duymasak bile hissederiz. Fakat biz kuşlar, ağaç
dalları üzerinde otururken dalar gideriz. Geçmişi düşünürüz. Hatıralar
gözlerimiz önünde canlanır. Doğrularımız, yanlışlarımız aklımıza gelir.
Çoğu zaman da hayaller kurarız. Bunlar genellikle tadını damağımızda
hissedeceğimiz hayallerdir. Yani gerçek olmasını istediğimiz. İşte bu
gibi durumlarda bir sapanın veya bir tüfeğin bize doğru nişanlandığını
görmemiz yahut yaklaşan birinin hışırtısını, ayak seslerini duymamız
mümkün değildir. Biricik yavruma uçmayı öğretiyordum. Yavrum çok
yorulmuştu. Bir ağacın dalına konduk, dinleniyorduk. Etraftaki ağaçlar
kuş doluydu ve sanırım çoğu da benim gibi hayallere dalmıştı. Küt diye
bir ses duydum ve yavrumun feryadı ile kendime geldim. Baktım yavrum
vurulmuş düşüyordu. Kanatlarımı çırptım ve uçtum. Havada geniş bir
daire çizdikten sonra olayın olduğu yere döndüm. Çevrede kuş yoktu,
hepsi kaçıp gitmişlerdi. Olayın nasıl olduğunu kuşlardan sorar,
öğrenirim. Neyse bırakayım şimdi bunları düşünmeyi. Yavrumu vuran çocuk
kalktı, gidiyor. Gözden kaybetmeden takip edeyim şunu. Evinin nerede
olduğunu öğrenirim hiç olmazsa. “

Batur yolda gördüğü bir arkadaşıyla konuştuktan sonra oturdukları
apartmanın kapısından içeriye girdi. Oturdukları daire 4. kattaydı.
Anne güvercin karşı sokaktaki bir apartmanın çatısında saatlerce
bekledi. Akşam olunca odaların, salonların ışıkları yanmaya başladı.
Yavrusunu vuran çocuğun girdiği binanın oda ve salonlarını kontrol
etmeye başladı. Örtülmeyen veya aralık bırakılan perdelerin arkasından
içeri bakıyordu. 4. kattaki balkonun korkuluk demirlerinin üzerine
kondu. Şöyle bir etrafına bakındı, bir tehlike var mı diye. Sonra ağır
ağır başını pencere tarafına doğru çevirdi. Perdesi kapatılmamış
pencereden içerisi rahatlıkla görünüyordu. Ve onu gördü…tam karşıda
oturmuş, yanındaki birkaç kişiye bir şeyler anlatıyordu. El-kol
hareketleri yapıyor, kahkahalarla gülüyor, etrafındakileri
güldürüyordu. Onun son derece neşeli hali içini sızlattı. Bu sahneyi
daha fazla görmeye dayanamadı, kanatlarını çırptı ve simsiyah gökyüzüne
doğru uçup gitti. Daha sonraki günlerde Batur evlerinin yakınındaki
ağaçlıkta sık sık kuş avına çıktı. Fakat hayret!..Her zaman pek çok
kuşun bulunduğu bu ağaçlıkta bir tek kuşa rastlayamıyordu.

Batur, yine bir gün elinde sapanıyla buraya geldi. Çevreden çıt
çıkmıyordu, etrafta hiç kuş yoktu. Tam yavru güvercini vurduğu ağacın
altına gelmişti ki, aniden kanat sesleri duydu. Şaşırmıştı. Üzerine
doğru dalışa geçen kuşu son anda fark etti. Elleriyle yüzünü kapatması
onu yaralanmaktan kurtardı. Kuş çığlıklar atarak hemen ikinci defa
saldırıya geçti. Bu saldırı birincisinden çok daha şiddetli oldu. Kuşun
kanat vuruşları birer tokat gibi yüzüne gelen Batur, sırtüstü yere
yuvarlanırken eliyle kuşa sert bir darbe indirdi. Kuşun ilerdeki
çalılıkların arasına düştüğünü gören Batur, arkasına bile bakmadan
kaçıp gitti. Batur o gece hiç uyuyamadı. Yatağında devamlı olarak bir o
yana, bir bu yana döndü, durdu. Sabaha karşı şafak sökerken o kuşun kim
olduğunu ve kendisine neden saldırdığını anlamıştı. O kuş, birkaç gün
önce vurduğu yavru güvercini annesiydi. Demek ki anne güvercin
yavrusunu vuranı unutmamış, devamlı olarak takip etmişti. Kuş vurmak
için ağaçlığa gelirken orada bulunan kuşların kaçıp gitmesini
sağlamıştı. Bu birkaç gündür ağaçlıkta hiç kuş görememesinin nedenini
ortaya çıkarıyordu. Korkunç bir takip altındaydı. Eğer kuş vurmaya
devam ederse anne güvercinin felaketine neden olacağını anladı. Zararın
neresinden dönülürse kardı. Bir daha kuş avına çıkmazsam anne güvercin
belki peşimi bırakır diye düşündü. Zaten sapanını anne güvercin ile
boğuşurken düşürmüştü. Bundan sonra kuş vurmayacağına söz verdi.

Anne güvercin ise, Batur ile yaptığı mücadeleden sonra yerde bulduğu
sapanı gagasının arasına kıstırıp uçup gitmiş, uzaklara, çok uzaklara,
kimsenin onu bulup bir daha kuş vurmasına imkan bulamayacağı kadar
uzaklara giderek oralarda bulduğu bir çukura sapanı atmış ve üzerine
toprak, yaprak ne bulduysa doldurarak gömmüştü. Anne güvercin daha
sonraki günlerde ağaçlığın kenarında nöbet tutmaya devam etti. Birisi
buraya gelmeye kalksa hemen ağaçlar üzerinde dinlenen, uyuklayan veya
hayal kurmakta olan kuşları uyaracak ve bu ağaçlıkta kimsenin kuş
vurmasına izin vermeyecekti. Böylece aradan haftalar geçti. Sonbaharın
gelmesiyle havalar soğumaya başladı. Bütün göçmen kuşlar gibi anne
güvercin de grubuyla birlikte kışı geçirmek için sıcak ülkelere göç
etti. Ertesi yıl nisan ayında anne güvercin grubuyla birlikte tekrar bu
ağaçlığa geldi. Günler çok sakin ve olaysız geçiyordu. Anne güvercin
fırsattan istifade ederek üç tane yumurta yumurtladı. Bu yumurtaların
üzerinde günlerce kuluçkaya yattı. Sonunda yumurtalar çatladı ve üç
tane minimini yavru sahibi oldu. Yaz mevsimi boyunca yavrularını
büyüttü, onlara uçmayı öğretti. Hayatta kendilerine yönelebilecek
tehlikelere karşı daima uyanık durumda bulunmayı öğütledi. Batur
verdiği sözü tuttu. Bir daha onu kuş vururken gören olmadı.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz