Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
romaryu
romaryu

Atatürk ve Türk Kadını kadın hakları hakkında örnek 1210
Erkek Yengeç
Köpek
Mesaj Sayısı : 427
Doğum tarihi : 07/07/82
Yaş : 41
Nerden : Kalbinin Derinliklerinden
İş/Hobi : bilgisayar kurdu
İleti : Kızgın Adam
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 08/11/08
http://muradiyeforum.net

Atatürk ve Türk Kadını kadın hakları hakkında örnek Empty ****** ve Türk Kadını kadın hakları hakkında örnek

Salı Kas. 18, 2008 11:55 am
****** ve Türk Kadını kadın hakları hakkında örnek


Kadın
hakları ve kadınların erkeklerle eşitliği konusunda geçen asırdan
itibaren batı ülkelerinde ve toplumlarında yoğun mücadelelerin
verildiği ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere' nin bu
mücadelelerin en şiddetlilerini yaşadığı bilinmektedir. Ülkemizde,
gerek Osmanlı İmparatorluğu ve gerek Cumhuriyet döneminde
kadınlarımızın kendi hakları konusunda, batı ülkelerindekine benzer
şekilde mücadele ettiklerini söylemek mümkün değildir. Ama biz
kadınlara birçok batı ülkesinden daha evvel bu hak ****** tarafından
verilmiş ve hatta adeta sunulmuştur. Cumhuriyet Dönemi ve Kadın Hakları
teokratik bir devlet yapısının ve kadın haklarının kısıtlı olduğu bir
toplum düzeninin olduğu Osmanlı İmparatorluğu' ndan, kadın-erkek
eşitliğinin kabul edildiği modern Türkiye Cumhuriyeti' ne geçiş, bir
çok devrimler ile mümkün olabilmiştir. Bu devrimler içinde, kadınların
erkekler ile eşit toplumsal varlıklar olarak toplum içinde yerlerini
almaları bir uygarlık aşamasıdır ve ****** Devrimleri' nin en önde
gelenlerinden birisidir. 1926 yılında Büyük Millet Meclisi tarafından
kabulle yürürlüğe giren ve Türk kadınlarını "şeriat" zincirinden
kurtaran Medeni Kanun ile, Türk kadınına bin yıl evvel kaybettiği
hakların iade edilmesinin temeli oluşmuştur. Artık kadın güçlenmeye,
kişiliğini bulmaya başlamış ve erkeğinin yanında sosyal faaliyetlere
katılmaya hazırdır. Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Haklarının Verilmesi
Medeni Kanun ile erkeklerle eşit haklara sahip olan Türk kadınına, 3.
TBMM tarafından 3 Nisan 1930' da kabul edilen bir yasa ile belediye
seçimlerine katılma hakkı tanınmıştır. 1931 yılında da Türk kadını ilk
kez tıp dünyasında varlığını göstermiş ve ilk kadın cerrahımız
çalışmaya başlamıştır. 4 Mayıs 1931' de ilk toplantısını yapan IV. TBMM
tarafından 26 EKim 1932' de kabul edilen bir yasa ile Türk kadınına
muhtar, köy ihtiyar kurulu üyeliğine seçilme ve seçme hakkı tanınmış;
ertesi yıl da, 8 Ekim 1934' de kabul edilen ve 5 Aralık 1934'de
yürürlüğe giren bir başka yasa ile kadın-erkek eşitliği alanında bütün
haklar, "Kadınlara Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkı" nın
tanınmasıyla verilmiş oluyordu. ******' ün Kadın Hakları Konusundaki
Görüşleri ve Gerçekleştirdikleri, bugün dünya aydınlarının ve Birleşmiş
Milletler Teşkilatı 'nın yaymaya çalıştığı kadın hakları ile ilgili
görüşler, ****** tarafından çok önceleri dile getirilmiş ve çoğunlukla
da uygulama alanına sokulmuştur. ******, Cumhuriyet' in ilanından
dokuz ay önce Şubat 1923 'de şöyle demiştir:

"Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı
gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet
demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun, bir organı faaliyette
bulunurken, diğer bir organı işlemezse, o sosyal toplum felçlidir."

******, çağdaş bir düşüncenin ürünü olan bu sözleriyle kadının
toplumdaki yerini belirlemiştir. ******' ün Türk kadınına beslediği
sevgi ve saygı, Kurtuluş Savaşı' ndaki gözlemleri ile iyice
perçinleşmiştir. 1923 yılında Konya' da yaptığı bir konuşmada, bu
hissiyatını büyük bir içtenlikle dile getirir.

"Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım,
milletimi kurtuluşa ve zafere +++ürmekte, Anadolu kadını kadar emek
verdim, diyemez. Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını
kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve
kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin
ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakar, o ilahi Anadolu
kadını olmuştur. Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu
kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal
bilelim."

****** 30 Mart 1923' de Vakit Gazetesi' nde yayınlanan bir beyanatında;

"İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil
midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de
kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı
toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?"

Türkler tarih boyunca, babaerkil denilen aile yapısını gönüllerine
yerleştirememişler ve benimseyememişlerdir. İşte ******, milletin
geçmişindeki ve özünde var olan fakat özlem haline getirilmiş bir
hakkı, bir duyguyu devlet varlığına geçiren devrimci olmuştur.

"Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın"

diyerek, yaptıklarının gerekçesini az, öz ve muhteşem bir ifade ile
belirtmiştir. Kadınların giysileri de ******' ün üzerinde çok önemle
durduğu bir başka konu olmuştur. Bu konuda ******, 1 Eylül 1925' de
İkdam Gazetesi' nde yayınlanan bir beyanatında şöyle dedi:

"Bazı yerlerde kadınlar görüyorum ki, başında bir bez, peştemal veya
buna benzer birşeyler asararak yüzünü, gözünü gizler ve yanından geçen
erkeklere karşı arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur. Bu tavrın
manası neye delalet eder? Medeni bir millet anası, bir millet kızı için
bu garip şekiller, bu vahşi vaziyet nedir? Bu hal milleti çok gülünç
gösterir ve derhal düzeltilmesi lazımdır".

1925 yılında İnebolu gezisinde ******, örtünen kadınlarla ilgili şunları söyledi:

"Onlar yüzlerini cihana göstersinler ve gözleri ile cihanı dikkatle
görebilsinler. Bunda korkulacak hiçbir şey yoktur. Önemli olarak şunu
ihtar edeyim ki, bu halin muhafazasında inat ve taassup, hepimizi en az
kurbanlık koyun olmak istidadından kurtaramaz.."

31 Temmuz 1932' de Türkiye güzeli Keriman Halis' in, Belçika' da
yapılan yarışmada dünya güzeli seçilmesi üzerine ****** O'na "Ece"
ünvanını verir ve Türk kadınına şöyle seslenir:

"Şunu ilave edeyim ki! Türk ırkının dünyanın en güzel ırkı olduğunu
tarihten bildiğim için, Türk kızlarından birisinin dünya güzeli
seçilmiş olmasını çok tabii buldum. Fakat Türk gençlerine bu
münasebetle şunu hatırlatmayı da lüzumlu görürüm: Övünç duyduğumuz
tabii güzelliğinizi fenni tarzda muhafaza etmesini biliniz ve bu yolda
uyanık olunuz ve bu gelişmelerin aralıksız gerçekleşmesini ihmal
etmeyiniz. Bununla beraber, asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey,
analarınızın ve atalarınızın oldukları gibi, yüksek kültürde ve yüksek
faziletle dünya birinciliğini elde tutmaktır."

******, 18 Nisan 1935' de kendisinin himayesinde İstanbul' da toplanan
ve aralarında ünlü nükleer fizikçi Madam Eve Curie' nin de bulunduğu,
dünyanın dört bir yanından gelen kadınların katıldığı "Milletlerarası
İlk Kadın Kongresi" delegelerine şöyle seslenir:

"Türk kadınının dünya kadınlığına elini vererek, dünyanın barış ve güveni için çalışacağına emin olabilirsiniz."

Ulu önder, Türk kadınlarının hiçbir alanda erkeklerden ve Avrupalı
kadınlardan geri kalmayacakları yolundaki inancını da şu sözleriyle
belirtmiştir:

"Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken
alan biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek
faziletle süslenip, donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa
kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların
üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla
şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım."

Türk toplumunun gelişip yükselmesinde aile yapısının önemine inanan ******, şöyle demektedir:

"Bu millet esas terbiyesini aileden almaktadır. Türk milleti öyle
analara sahiptir ki her bir devrin büyük adamlarını bu analar
yetiştirmiştir. Türk kadını daha büyük nesiller yetiştirmeye
kabiliyetlidir."

Türk kadını, yüzyıllardır özlemini çektiği haklarına sahip olmada; en
azimli, inançlı ve güçlü desteği ******' ten almış ve çağdaş ülke
kadınlarının önüne geçmiştir. Örneğin; İtalya' da kadınlar ancak 1948
yılında seçimlere girebilmişler. Japon kadınları ise seçim haklarını
ancak 1950 yılında alabilmiştir. Medeni Kanun' ları aldığımız İsviçre'
de ise, kadınlar haklarını 1971 yılına kadar alamazken, çağdaşlamada
örnek aldığımız İsveç ve Danimarka gibi ülkelerde de durum farklı
değilken, Türk kadınına 1935 yılında seçme ve seçilme hakkı
tanınmıştır. Bu vesile ile bakın ****** nasıl seslenir:

"Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin
üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki
Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını,
evdeki medeni mevkiini selahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her
safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasi hayatla, Belediye
seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme
ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor.
Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk
kadınının elindedir ve onu selahiyet ve lihakatle kullancaktır."

****** hayatta iken yapılan son seçim olan, 1935 yılı seçimlerinde ilk
kez seçilme hakkını da kullanan Türk kadını, TBMM' ne onsekiz kadın
milletvekili ile girmiştir. Bu onsekiz Türk kadının yüce meclisin
çalışmalarına ne ölçüde katkıda bulundukları ve kararlarında ne denli
etkili oldukları meclis tutanakları ile sabittir. Ayrıca kişisel
tutumları da övünç vesilesi ve geleceğe olan inançları kuvvetlendirici
mahiyette olmuştur. ******' ün, çağı ve değişeni değil, değişecek
zamanı milletine göstermesi, kadın hakları ve kadın-erkek eşitliği
konularında, "BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi", "İnsan Hakları
Sözleşmesi" gibi konular, daha insanlık tarihinin ufkunda bile
görünmemişken Türk Kadınına, haklarını vermesinin değeri daha iyi
anlaşılır. Bağımsızlık mücadelesi yapan ülkeler nasıl ******' ü örnek
bir lider almışlarsa, kadın hakları uğruna uğraş ve savaş verenler de,
onu bir devrimci olarak aynı şekilde örnek almak durumundadırlar. Çünkü
bütün insanlık tarihi boyunca, tarihin hiçbir döneminde, hiçbir lider
kadın hakları konusunda ****** kadar önsezili ve öngörüşlü olmamış,
onun kadar uğraş ve savaş vermemiştir. Ne mutlu bir ****** yetiştiren
Türk kadınına, ne mutlu O'na sahip olan Türk milletine...

Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz