Kadının İslamdaki Yeri Nedir?
C.tesi Ara. 27, 2008 3:59 am
Kadının İslamdaki Yeri Nedir? İslâmiyet kadına pek büyük bir mevki ve şerefli bir makam vermiştir Cenab-ı Hakk bir ayet-i kerime de “Ana-babanıza öf bile demeyin” (İsra Sûresi, ) buyurmuştur
Efendimiz Hazretleri de, “Cennet anaların ayakları altındadır,”
(Suyûtî, el-Camiü’s-sağir, 3642) buyurmakla validelere çok büyük bir
makam vermiştir Bu münasebetle, İslâm’da kadın-erkek eşitliği olmadığı şeklindeki itirazlara kısaca temas edelim:
Cenab-ı Hakk sonsuz hikmetler sahibidir Mahlukatını, hikmetinin iktizasına göre, istediği gibi yaratır Bazısına diğerinden farklı kabiliyetler ve meziyetler verir Hiçbir mahlukun, bu hüküm ve iradeye müdahale etmeye hakkı yoktur
Allah(cc), erkekler ile kadınları her yönden eşit yaratmamıştır Bu iki cinsi her cihetle eşit kılmaya çalışmak ancak fıtratı değişmekle mümkündür, bu ise muhaldir Erkeğin ve kadının mahiyetleri bir çok cihetle farklılık gösterir
“Hüküm çoğunluğa göre verilir” kaidesinden hareketle şöyle diyebiliriz:
Erkekler, “güç ve kuvvette, teşebbüs kabiliyetinde, cesarette”,
kadınlar ise, “şefkatte, hassasiyette, vefa ve sadakatte” daha
ileridirler Gerek kadının gerek erkeğin birbirinden üstün tarafları vardır
Aile çatısı altında, her iki tarafın üstün meziyetleri birleştirilir ve
böylelikle ailenin ihtiyaçları yanında, saadeti de temin edilmiş olur
Erkeklerin güç ve kuvvet yönünden daha ileri olmaları sebebiyle,
Cenab-ı Hakk, ailenin sorumluluğunu, birinci derecede, erkeklere
yüklemiştir
Erkekleri, kadınların ihtiyaçlarını yerine getirmek, onları maddî ve
manevî her tehlikeden koruyup gözetmekle mükellef kılmıştır Bu hakikat şu ayet-i kerimede açıkça beyan buyurulmuştur; “Erkekler kadınlar üzerine yönetici ve koruyucudurlar Çünkü bir kere Allah(cc) bazılarını diğerlerinden üstün kılmıştır Bir de erkekler mallarından (kadınlarına) nafaka verirler Onun için iyi kadınlar, itaatkardır Allah(cc) onları (kocalarının himayesine vermekle) koruduğu gibi, onlar da gaybı (namuslarını ve kocalarının mallarını) korurlar”( Nisa Sûresi, 34)
İslâmiyet erkeğin kadına karşı yaptığı bu ihsanlara karşı kadına da
kocasına karşı itaati vacip kılmış ve bu itaati ibadet saymıştır Bu ayet-i kerime bir taraftan erkeklerin hakimiyetini, diğer taraftan da kadınların kıymet ve faziletini ders veriyor
Şu var ki, aile reisi olmak başkadır, Allah(cc) katında üstün olmak daha başkadır Kur’an-ı Kerime göre, üstünlüğün ölçüsü cinsiyet değil takvadır Takva ise en kısa ifadesiyle, Allah(cc)’tan
korkmak, günahlardan sakınmak, Onun razı olmadığı hareket, tavır, hal
ve sözlerden uzak durmak, Onun rızasına ermeyi en büyük maksat bilip,
bunu kaybetmekten son derece korkmaktır
Aile içindeki nizam ve ahengin devamı için erkeğin aile reisi olması ve kadının da ona itaat ile mükellef kılınması zarurîdir Mutlak eşitlik bu itaati kırmakla ailedeki nizamı bozar; huzur ve saadeti mahveder ve çoğu zaman boşanmalara yol açar
Kadının erkeğine itaati ne kadar lazım ise, erkeğin de kadının hak ve hukukunu gözetmesi o kadar vaciptir Buna göre İslâmiyet’te “kadınların erkeklere esir oldukları” iddiası tamamen batıldır Aksine İslâm’da kadın erkekten daha fazla zevk ve sefa imkanına sahiptir
Zira İslâm, erkeği kadının nafakasını temin ile mükellef kılarken,
kadını bundan muaf tutmuş, bunun yerine kadına en zevkli bir vazife
olarak “çocuk terbiyesini” vermiştir Bunun içindir ki, Allah(cc), şefkat hissini kadınlara, erkeklerden çok daha fazla lütfetmiştir
Bugün kadın hürriyeti diye ortaya atılan şeyler, kadınların ancak
sefahate düşmelerini ve sefaletlerini netice vermiş, izzetlerini
zillete çevirmiştir İslâmiyet ise onların iffet ve namuslarını muhafaza altına almakla, şeref ve haysiyetlerini korumuştur
Bazı çevreler, İslâm’ın örtünme emrini kadının hürriyetinin kısıtlanması şeklinde takdim ediyorlar
Öncelikle şunun bilinmesi gerekir: Kadınların örtünmeleri bütün semavi dinlerin ortak hükmüdür Rahibelerin örtünmeleri bunun açık bir delilidir
Öte yandan, örtünme sadece kadınlar için değil, bütün insanlar için fıtrî bir vazifedir Hiçbir millette erkeklerin veya kadınların çıplak olarak gezdikleri görülmez Ancak örtünmenin sınırında münakaşa vardır İslâmiyet’e göre kadın, yabancı erkeklerin şehvetlerini tahrik edecek bütün azalarını örtmekle yükümlüdür Böylece, dünyada haysiyet ve şerefini, ahirette ise ebedi saadetini kurtarmış olur
Öte yandan, kadınlar, İslâm’ın men ettiği şekilde açılıp saçılmakla,
erkekleri günaha sokmakta ve “sebep olan işleyen gibidir,” hükmünce,
onların günahlarının bir katı da kendilerine yazılmaktadır İslâm, örtünme emriyle kadınları bu tehlikeden de muhafaza etmiş olur
Efendimiz Hazretleri de, “Cennet anaların ayakları altındadır,”
(Suyûtî, el-Camiü’s-sağir, 3642) buyurmakla validelere çok büyük bir
makam vermiştir Bu münasebetle, İslâm’da kadın-erkek eşitliği olmadığı şeklindeki itirazlara kısaca temas edelim:
Cenab-ı Hakk sonsuz hikmetler sahibidir Mahlukatını, hikmetinin iktizasına göre, istediği gibi yaratır Bazısına diğerinden farklı kabiliyetler ve meziyetler verir Hiçbir mahlukun, bu hüküm ve iradeye müdahale etmeye hakkı yoktur
Allah(cc), erkekler ile kadınları her yönden eşit yaratmamıştır Bu iki cinsi her cihetle eşit kılmaya çalışmak ancak fıtratı değişmekle mümkündür, bu ise muhaldir Erkeğin ve kadının mahiyetleri bir çok cihetle farklılık gösterir
“Hüküm çoğunluğa göre verilir” kaidesinden hareketle şöyle diyebiliriz:
Erkekler, “güç ve kuvvette, teşebbüs kabiliyetinde, cesarette”,
kadınlar ise, “şefkatte, hassasiyette, vefa ve sadakatte” daha
ileridirler Gerek kadının gerek erkeğin birbirinden üstün tarafları vardır
Aile çatısı altında, her iki tarafın üstün meziyetleri birleştirilir ve
böylelikle ailenin ihtiyaçları yanında, saadeti de temin edilmiş olur
Erkeklerin güç ve kuvvet yönünden daha ileri olmaları sebebiyle,
Cenab-ı Hakk, ailenin sorumluluğunu, birinci derecede, erkeklere
yüklemiştir
Erkekleri, kadınların ihtiyaçlarını yerine getirmek, onları maddî ve
manevî her tehlikeden koruyup gözetmekle mükellef kılmıştır Bu hakikat şu ayet-i kerimede açıkça beyan buyurulmuştur; “Erkekler kadınlar üzerine yönetici ve koruyucudurlar Çünkü bir kere Allah(cc) bazılarını diğerlerinden üstün kılmıştır Bir de erkekler mallarından (kadınlarına) nafaka verirler Onun için iyi kadınlar, itaatkardır Allah(cc) onları (kocalarının himayesine vermekle) koruduğu gibi, onlar da gaybı (namuslarını ve kocalarının mallarını) korurlar”( Nisa Sûresi, 34)
İslâmiyet erkeğin kadına karşı yaptığı bu ihsanlara karşı kadına da
kocasına karşı itaati vacip kılmış ve bu itaati ibadet saymıştır Bu ayet-i kerime bir taraftan erkeklerin hakimiyetini, diğer taraftan da kadınların kıymet ve faziletini ders veriyor
Şu var ki, aile reisi olmak başkadır, Allah(cc) katında üstün olmak daha başkadır Kur’an-ı Kerime göre, üstünlüğün ölçüsü cinsiyet değil takvadır Takva ise en kısa ifadesiyle, Allah(cc)’tan
korkmak, günahlardan sakınmak, Onun razı olmadığı hareket, tavır, hal
ve sözlerden uzak durmak, Onun rızasına ermeyi en büyük maksat bilip,
bunu kaybetmekten son derece korkmaktır
Aile içindeki nizam ve ahengin devamı için erkeğin aile reisi olması ve kadının da ona itaat ile mükellef kılınması zarurîdir Mutlak eşitlik bu itaati kırmakla ailedeki nizamı bozar; huzur ve saadeti mahveder ve çoğu zaman boşanmalara yol açar
Kadının erkeğine itaati ne kadar lazım ise, erkeğin de kadının hak ve hukukunu gözetmesi o kadar vaciptir Buna göre İslâmiyet’te “kadınların erkeklere esir oldukları” iddiası tamamen batıldır Aksine İslâm’da kadın erkekten daha fazla zevk ve sefa imkanına sahiptir
Zira İslâm, erkeği kadının nafakasını temin ile mükellef kılarken,
kadını bundan muaf tutmuş, bunun yerine kadına en zevkli bir vazife
olarak “çocuk terbiyesini” vermiştir Bunun içindir ki, Allah(cc), şefkat hissini kadınlara, erkeklerden çok daha fazla lütfetmiştir
Bugün kadın hürriyeti diye ortaya atılan şeyler, kadınların ancak
sefahate düşmelerini ve sefaletlerini netice vermiş, izzetlerini
zillete çevirmiştir İslâmiyet ise onların iffet ve namuslarını muhafaza altına almakla, şeref ve haysiyetlerini korumuştur
Bazı çevreler, İslâm’ın örtünme emrini kadının hürriyetinin kısıtlanması şeklinde takdim ediyorlar
Öncelikle şunun bilinmesi gerekir: Kadınların örtünmeleri bütün semavi dinlerin ortak hükmüdür Rahibelerin örtünmeleri bunun açık bir delilidir
Öte yandan, örtünme sadece kadınlar için değil, bütün insanlar için fıtrî bir vazifedir Hiçbir millette erkeklerin veya kadınların çıplak olarak gezdikleri görülmez Ancak örtünmenin sınırında münakaşa vardır İslâmiyet’e göre kadın, yabancı erkeklerin şehvetlerini tahrik edecek bütün azalarını örtmekle yükümlüdür Böylece, dünyada haysiyet ve şerefini, ahirette ise ebedi saadetini kurtarmış olur
Öte yandan, kadınlar, İslâm’ın men ettiği şekilde açılıp saçılmakla,
erkekleri günaha sokmakta ve “sebep olan işleyen gibidir,” hükmünce,
onların günahlarının bir katı da kendilerine yazılmaktadır İslâm, örtünme emriyle kadınları bu tehlikeden de muhafaza etmiş olur
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz