Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
BaRaN
BaRaN

BİLİM YONTEMİNE YENİDEN BAKIŞ 1210
Erkek Yay
Yılan
Mesaj Sayısı : 873
Doğum tarihi : 02/12/89
Yaş : 34
Nerden : güneşin doğduğu yer(DOĞUBEYAZIT)
İş/Hobi : cep telefonu
Bilgi : <center><font color="blue"><marquee direction="left" style="background:white">Muradiye Forum Bilgi Paylaşım Platformu</marquee></font></center
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 8
Kayıt tarihi : 20/12/08
http://muradiyeforum.net

BİLİM YONTEMİNE YENİDEN BAKIŞ Empty BİLİM YONTEMİNE YENİDEN BAKIŞ

C.tesi Şub. 07, 2009 2:02 pm
Bilim;
doğa, tarih, toplum ve insan hakkında sağlıklı ve kalıcı bilgiler elde
etmenin en etkili yoludur. Mitoloji, din, metafizik ve ideolojiler de
bu kategoriler üzerinde bilgi üretirler, fakat bunların kalıcı ve
sağlıklı oldukları söylenemez. Bilimsel bilgi üretmenin çok önemli
koşulları vardır. Bu koşulları biraz irdelemek gerekmektedir.

Bilimsel bilgi üretme sürecinin devamlı sağlıklı olması için, o
toplumda bilim ortamının oluşması gerekmektedir. Bilim ortamının
oluşmasının biricik koşulu ise özgür tartışmanın, özgür eleştirin
sürekli olarak işleyebiliyor olmasıdır. Kimse düşünce açıklamasından
dolayı idari ve cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalmamalıdır.

Düşüncenin, daha doğrusu düşünce açıklamalarının böyle tehditlerle
karşılaştığı bir toplumda sağlıklı ve devamlı bir fikir ortamının,
bilim ortamının oluşması olanaklı değildir. Bilim, sınırsız bir düşün
özgürlüğü ortamında gerçekleşebilen bir düşünce yöntemidir. Hakaret,
ayrımcılık, kuşkusuz sınırsız düşün özgürlüğü ortamına girebilecek
kategoriler değildir. Düşüncelerini bilimin kavramıyla açıklayabilenler
hakarete zaten başvurmazlar, buna gerek duymazlar.

Türk siyasal sisteminde resmi ideoloji çok önemli bir kurumdur. Resmi
ideoloji sadece siyaseti değil, düşün, edebiyat ve sanat hayatını da
belirlemekte ve yönlendirmektedir. Bilim hayatı ve üniversiteler de
resmi ideoloji tarafından belirlenmekte ve yönlendirilmektedir. Resmi
ideoloji; sağlıklı, kalıcı, etkili bir bilim ortamının oluşmasına
engeldir. Resmi ideoloji, herhangi bir ideoloji değildir, devletin
idari ve cezai yaptırımlarıyla korunan ve kollanan bir ideolojidir.
Resmi ideoloji kurumu, özgür tartışmayı ve özgür eleştiriyi engelleyici
bir niteliğe sahiptir. Böylece olguların incelenmesi, tartışılması
engellenir, yerine, resmi ideolojinin kabulleri ön plana geçer. Resmi
ideoloji, bu bilgilerin öğrenilmesini ve bu bilgilere göre tavır ve
davranış sergilenmesini ister. Bu bilgilerin tek gerçek olduğunu,
eleştirilemez, tartışılamaz bir gerçek olduğunu ileri sürer.
Eleştirileri birtakım idari ve cezai yaptırımlarla engellemeye çalışır.
Böyle bir ortamda, yani düşün yasaklarının düşün hayatına egemen olduğu
bir ortamda, düşün hayatı, bilim hayatı çoraklaşır, çölleşir, beyinler
kötürümleşir.

Bilim ile ideolojinin farkının belirtilmesinde de yarar vardır. Bilim
anlayışında, bilim yönteminde, eleştiri esastır, özgür eleştiri vardır.
Başkaları sizin ortaya koyduğunuz çalışmaları istediği gibi
eleştirebilir. Bilimde 'nihai gerçek' diye bir durum yoktur. Yeni
olgular ortaya çıktığında hipoteziniz değişebilir, araştırmanızın
sonuçları değişebilir. İdeolojilerde ise inanç egemendir. Bir görüşe
inanırsız, inandığınız, doğru bildiğiniz bu görüşü yaşama geçirmek için
çaba sarf edersiniz. Burada eleştiri yoktur. "En doğru görüş
bizimkidir" dersiniz. Karşı düşünceyi, karşı düşünceleri dinleme
gereğini duymazsınız. Resmi ideolojinin ise, devletini idari ve cezai
yaptırımlarıyla korumaya ve kollamaya çalışılan bir ideoloji olduğunu
yine belirtmek gerekir.

Türkiye'de düşün yasaklarının pek çoğu, Kürt sorunuyla organik olarak
bağlantılıdır. Düşün yasakları, Kürtler, Kürtçe, Gülistan gibi
konularda özgürce düşünceler geliştirilmesine engel olmak için
getirilmiştir. Düşün yasaklarına, birinci planda, bu konularla ilgili
özgür düşüncelerin önünün alınması için gerek duyulmaktadır. Bu
yasaklarsa, düşün hayatını, bilim hayatını zehirleyici bir etki
yaratmaktadır.

Üniversiteler, genel olarak bilginin üretildiği merkezler olarak
bilinir. Düşün özgürlüğünün olmaması, düşün yasakları, üniversiteyi,
profesörleri de bağlamaktadır. Fiili olarak ise üniversite bu yasaklar
düzenine en iyi uyum sağlayan bir kurum olarak ortaya çıkmaktadır. Bu
konuda kamu yönetimiyle, siyasal partilerle üniversite arasında ciddi
bir fark da yoktur. Üniversite de, profesörler de bilim adamı
zihniyetiyle değil memur zihniyetiyle hareket etmektedir. Örneğin
Kürtler konusunda geliştirilen, sistematik bir hale getirilen inkarcı
ve imhacı tutumlar, düşün hayatına, bilim hayatına bu tutumların
rehberlik etmesi, üniversiteyi bilim zihniyetinden gittikçe
uzaklaştırmaktadır. Bugün Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) hakkında,
basında, eleştirel yazılar yayımlandığı görülmektedir. Ama YÖK düzeni
eleştirilirken, Kürtler, Kürt sorunu dikkate alınmamakta, böyle bir
sorun yokmuş gibi tavır sergilenmekte, bu toplumsal sorunların sağlıklı
bir şekilde kavranılmasına engel olmaktadır. Bu tutum ayrıca
üniversitenin de sağlıklı bir şekilde kavranılmasına engeldir. Bugün
akademik camiada yer almanın, üniversitede yükselmenin en önemli koşulu
resmi ideolojiye sadakattir. Bilimsel çalışmalar yapmak, bunları
yayımlamak sanıldığı kadar önemli değildir. Aslında üniversite, YÖK'ten
önce de böyleydi. Ama günümüzde Kürt sorununda toplumsal dinamikler
kendini daha çok hissettirmeye başladı. Bu süreçte, düşün yasakları,
yasaklara karşı mücadele daha belirgin bir şekilde ortaya çıktı.

Düşün özgürlüğü, ifade özgürlüğü kalıcı, sağlıklı bir şekilde yaşama
geçmeden bilim ortamının oluşması, bilimin gelişmesi mümkün değildir.
Tarih, Sosyoloji, Siyaset Bilimleri, Antropoloji, Ekonomi gibi
toplumsal bilimler alanında, Hukuk gibi normatif bilimlerde, beşeri
bilimlerde, sanatta, edebiyatta, bu, açık olarak böyledir. Bilim
ortamının oluşabilmesi için ise, düşün hayatına bilim yönteminin egemen
kılınması ise resmi ideolojinin bilimin ve siyasetin kavramlarıyla
eleştirilmesi gerekir. Bu eleştiri sürekli olmak durumundadır. Bütün
bunlar anayasa, yasa, yönetmelik sorunu değildir, zihniyet sorunudur.
Türkiye'de, kısa vadede, bir zihniyet değişikliğinin gerçekleşmesi
mümkün görünmemektedir. Yukarıda söz konusu etmeye çalıştığım özgür
eleştirinin devamlı olması, zamanla, böyle bir ortamın yani bilim
ortamının oluşmasını sağlayabilir.

Basında, sivil toplum kurumlarında, bu mücadelenin yani ifade özgürlüğü
mücadelesinin sağlıklı bir şekilde yürütüldüğü de söylenemez. "301'e
karşı mücadele" deniyor ve bu dile getiriliyor. İfade özgürlüğünün
herkes için savunulduğu kanısında değilim. İfade özgürlüğü, Orhan
Pamuk, Elif Şafak, Hrant Dink gibi yazarlar söz konusu olduğunda çok
yoğun bir şekilde savunuluyor. Kürt yazarlar, örneğin Ahmet Önal,
İbrahim Güçlü gibi yazarlar, yayıncılar, benzeri soruşturmalarla,
davalarla, mahkumiyetlerle karşılaşırlarsa, görmezlikten, bilmezlikten,
duymazlıktan geliniyor. Öte yandan, ifade özgürlüğünü kısıtlayan madde
sadece 301 değildir. 216, 218, 220 gibi maddeler de var. Bunlar da
bilmezlikten, görmezlikten gelinebiliyor.

Düşün yasakları, ifade özgürlüğünün kısıtlanması, sadece düşün
hayatında, bilim hayatında olumsuz bir etki yaratmıyor, siyasal hayatta
da olumsuz etkiler yaratıyor. Zira, özgür tartışma, özgür eleştiri
bilimin temel koşulu olduğu gibi demokrasinin de temel koşuludur. İfade
özgürlüğünün kısıtlandığı, düşün yasaklarının egemen olduğu, resmi
ideolojinin belirleyici ve yönlendirici olduğu bir toplumda
demokrasinin gelişmesi olası değildir. Otoriter bir siyasal hayat,
faşist bir anlayış böyle bir ortamda daha rahat bir şekilde gelişme
olanakları bulabiliyor. Örneğin Kürtler, bazı temel haklarını, dil,
kültür haklarını her zaman ve her yerde, her fırsatta, her ortamda
savunabilir. Bu sürecin, bu temel insanlık değerlerinin bastırılmaya
çalışılması, otoriter bir anlayışın, faşist bir siyasal hareketin
yükselmesi için elverişli bir ortam sağlar. Halbuki bastırmak değil
konuşmak, tartışmak önemlidir. Bu da ancak düşün ortamının, bilim
ortamının sağlanmasıyla, bunun devamlı kılınmasıyla mümkün olabilir.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz