Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
zeynep
zeynep

Nişan ve nişanlılık devresi 810
Kadın Koç
Domuz
Mesaj Sayısı : 184
Doğum tarihi : 09/04/83
Yaş : 41
Nerden : izmir
İş/Hobi : işletmeci
İleti : müdür
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 10/12/08
http://muradiyeforum.net

Nişan ve nişanlılık devresi Empty Nişan ve nişanlılık devresi

Paz Ocak 18, 2009 1:10 pm
Nişan ve nişanlılık devresi nasıl olmalıdır?
Tarafların görüşmelerinde ölçü ne olmalıdır ?





Evlenecek taraflar görüşüp, konuştuktan ve
anlaştıktan sonra aralarında bir nişan merasimi
düzenlenir. Nişan bir çeşit sözleşme sayıldığı
için, talip olunan kızı artık bir başkası gelip
isteyemez. Nişanlanma memleketimizde yaygın bir
âdet olduğu gibi, İslâmda da yeri olan bir
husustur. Nitekim, Peygamberimiz, Hz. Âişe ile
üç sene kadar nişanlı kaldıktan sonra
evlenmişlerdir. Böylece, nişan aynı zamanda bir
sünnet sayılmaktadır.(1)

Nişan merasiminden sonra, aileler arasında
akrabalık bağı kurmanın ilk teşebbüslerine
başlanır. Taraflar karşılıklı olarak
birbirlerine hediye gönderirler ve artık yavaş
yavaş düğün hazırlığına başlarlar. Evlenecek
kimselerin nişanlılıkları da bir yüzükle belli
edilir. Erkeğin altın ve diğer madenlerden
yapılmış yüzük kullanması uygun olmadığı için,
ancak gümüş yüzük takabilir.

Nişan, sadece bir evlenme vaadi ve nikâhın
başlangıcıdır. Böyle bir vaadden dönmek İslâmî
edebe aykırı olduğu için, ölüm ve sonradan zuhur
eden bir hastalık gibi, haklı bir sebep yokken,
ahdi bozmak doğru olmaz.Fakat sadece
nişanlanmakla nikâh hükümleri terettüp
etmediğinden, iki taraftan hiçbirisi, İslâm
hukuku açısından sözünü yerine getirmek zorunda
değildir. Çünkü nişanda, nikâhta bulunan icap ve
kabul yoktur. Yani evlenecek eşler iki şahit
huzurunda sözlü olarak nikâh akdini yapmış
değillerdir.

Nişanlanmanın her iki taraf için sağladığı en
mühim fayda, evliliğin sağlam esaslar üzerine
kurulması için başvurulan bir ihtiyat tedbiri
olmasıdır. Çünkü, birtakım haklı sebeplerle
nişanın bozulması, ileride vukuu muhtemel ve
mümkün olan boşanma hadisesinden daha hafif
düşmektedir. Her ne kadar "dünürlük" devresinde
her hususun enine boyuna konuşulması gerekse de,
nişanlıların mesut bir yuva kuramayacakları
hususunda ciddî belirtiler çıkarsa, nişan
sözleşmesine nihayet verilebilir.

Nişan bozulduğu takdirde, taraflar birbirlerine
verdikleri hediyeyi iade edebilirler. Verilen
şeyler telef olmuş veya kaybolmuşsa, bedeli
istenebilir.Nişanlılık devresinde, zaman zaman
ihmal edilen ve dikkat edilmeyen husus,
tarafların birbirlerini evliymiş gibi zannedip
aradaki mahremiyet sınırını ihlâl etmeleridir.

Daha önce de belirttiğimiz gibi, evlenecek
kimseler birbirlerini ancak istemeye gittikleri
zaman görebilirler. Bunun dışında, bir nikâh
akdi yapılmadığı müddetçe,nişanlıların yalnız
olarak görüşmeleri, konuşmaları, beraber
gezmeleri uygun olmaz. Çünkü birbirlerine karşı
bir yabancıdan farksızdırlar. Görüşme zarureti
hâsıl olsa, yanlarında kadının bir mahremi
bulunmalıdır. Bu hususta , Peygamberimizin ikazı
açıktır: "Kim Allah'a ve Ahiret gününe
inanıyorsa, yanında mahremi olmayan bir kadınla
yalnız kalmasın. Çünkü bu takdirde üçüncüleri
şeytandır."(2)

Nişanı, bir evlilikmiş gibi telâkki ederek
nişanlılar arasındaki mahremiyet sınırına dikkat
edilmemesi neticesinde, cemiyette pekçok üzücü
ve aileleri sıkıntıya sokacak durumlar
görülmekte ve duyulmaktadır. Bu hususta titizlik
gösterilmemesi sonunda tarafları pişmanlığa
düşüren bazı hataların çıkma ihtimali göz ardı
edilmemelidir. Evlilik akdi yapılıncaya kadar
her iki tarafda meşruiyet sınırını aşmamaya
itina etmelidirler.

Nişanlılar, nikâhları akdedilene kadar yalnız
başlarına görüşüp konuşamayacakları gibi,
tokalaşmaktan da kaçınmalıdırlar. Düğün merasimi
esnasında dahi henüz nikâhları kıyılmadıkça,
mahremiyet sınırını muhafaza etmeleri gerekir.
Ancak nikâhları akdedildikten sonra birbirlerine
helâl olurlar.

Bazı bölgelerimizde nişan merasimi esnasında
dinî nikâh kıyılmakta; böylece taraflasın
birbirleriyle rahat bir şekilde görüşmeleri için
mahzur ortadan kalkmaktadır. İslâm hukuku
açısından eşler, karı koca olmaktadırlar; fakat
resmî nikâhları daha sonraya bırakıldığından,
evlilik muamelesi resmen gerçekleşmemektedir.
Bununla beraber, iki şahit huzurunda icap ve
kabul esaslarına uyularak akdedilen bir nikâh,
tarafları birbirine helâl kılar. Baş başa
görüşüp konuşabilirler,
tokalaşabilirler,gezebilirler.

Her ne kadar taraflar birbirlerine "Evet"
dedikten sonra birbirlerinin helâli olmuşlar,
ömür boyu bir ve beraber olmaya karar vermişler,
birtakım riskleri göze almışlar ise de, en kötü
ihtimalleri de hesaba katarak,nişanlılık
devresinde münasebetlerde ölçülü olmanın
sayılamayacak kadar çok faydaları vardır.
Bilhassa damat adayının, kız tarafının
hassasiyetini anlayışla karşılaması gerekir. Bu
hassasiyetin bir itimatsızlıktan değil de,haklı
bir ihtiyattan kaynaklandığı bilinmelidir. Allah
göstermesin, bir nişan bozulması sırasında
tarafların vicdan azabı çekmemesi ve ikinci
evlilik teşebbüslerinin akamete uğramaması için
böylesine bir ihtiyata ihtiyaç vardır.

Bu vesileyle şu hususa da açıklık getirelim:
Nikâhlı olduğu halde nişanı bozulan kadının
başka bir erkekle evlenmesi dinen caiz değildir.
Başkasıyla yaptığı,nikâh sahih olmaz. Kadının
nikâhının sahih olması için önceki nişanlısının
(kocasının) kadını boşaması gerekir. Kadını
boşadığı takdirde, kadın başka bir erkekle
evlenebilir. İddet beklemesine lüzum yoktur.
Aksi takdirde, eski nişanlısı boşamadan kız bir
başkasıyla evlenemez. Bu hususta karı-koca olup
olmamaları aranmamaktadır. Yapılan nikâh akdi
dinen tarafları nikâhlı göstermektedir. Kız
boşanmaâan bir başkasıyla evlendiği takdirde
nikâhı batıl olup, bu evlilik sayılmaz.Erkeğin
durumu ise farklıdır. Nikâhlı olduğu halde başka
bir kadınla evlenebilir.(3)
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz