Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
cambaz
cambaz

KÜL KEDİSİ 910
Erkek Yengeç
Ejderha
Mesaj Sayısı : 885
Doğum tarihi : 28/06/88
Yaş : 35
Nerden : istanbul
İş/Hobi : elektrik
İleti : ÇEKEMEYEN VARSA ÇANAĞINI GENİŞLETSİN
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://muradiyeforum.net

KÜL KEDİSİ Empty KÜL KEDİSİ

Ptsi Ara. 08, 2008 9:19 am
KÜL KEDİSİ 85998Charles Perrault
Bir zamanlar güzeller güzeli bir kız varmış. Annesi ölünce
babası yeniden evlenmiş. Üvey annesi de ilk evliliğinden olan
iki kızıyla birlikte gelip eve yerleşmiş.
Bu iki kız, yeni kız kardeşlerinden hiç hoşlanmamış. Odasında
ne var ne yoksa tavan arasına fırlatıp atmışlar. Ona bir
kardeş gibi davranmak şöyle dursun, bütün ev işlerini üzerine
yıkmışlar.
Ev işleri bittikten sonra bile kızın onlarla oturmasına izin
verilmiyormuş. Akşamları, mutfakta, sönmekte olan ocağın
önünde duruyormuş tek başına, ellerini küllere doğru tutup
ısınmaya çalışarak. Bu yüzden üvey kız kardeşleri ona
“Külkedisi” adını takmışla.
Bir gün iki kız kardeşe sarayda verilecek bir balo için
davetiye gelmiş. İkisi de heyecandan deliye dönmüşler. Herkes
Prens’in evlenmek istediğini biliyormuş. ‘Bakarsın ikimizden
birini seçer, belli mi olur?’ diye düşünmüşler.
İki kız kardeş de kendilerini mümkün olduğunca güzelleştirmek
için hemen kolları sıvamışlar. Fakat maalesef bu biraz zormuş,
çünkü Külkedisi’nin aksine bayağı çirkinmiş her ikisi de!
Balo akşamı, üvey kardeşleri gittikten sonra Külkedisi
mutfakta oturmuş ve içn için ağlamaya başlamış. “Neyin var,
neden ağlıyorsun Külkedisi?” diye sormuş bir kadın sesi.
“Ben de baloya gitmek istiyordum,” demiş hıçkırarak Külkedisi.
“Gideceksin öyleyse,” demiş ses. Külkedisi duyduğu sese doğru
dönüp bakmış, şaşkınlıktan donakalmış.
Güzel bir kadın duruyormuş yanıbaşında.
“Ben senin peri annenim,” demiş kadın. “Şimdi kaybedecek
zamanımız yok! Bana bir balkabağı getir hemen!”
Külkedisi bir balkabağı getirmiş. Peri annesi sihirli
değneğiyle dokununca, balkabağı birdenbire altından bir fayton
oluvermiş.
“Şimdi de altı fare...” Külkedisi altı fare bulup getirmiş,
peri annesi onları hemen ata dönüştürmüş.
“Bir sıçan...” Onu da arabacı yapmış.
“Ve altı kertenkele...” Onları da faytonun arkasında koşacak
altı uşağa çevirivermiş.
Nihayet Külkedisi’ne gelmiş sıra. Peri değneğiyle bir
dokununca Külkedisi’nin yırtık, pırtık giysileri nefesleri
kesecek harika bir elbiseye dönmüşmüş. Ayaklarında bir çift
camdan ayakkabı pırıl pırıl parlıyormuş.
“Bir şey var yalnız,” demiş Peri. “Gece yarısına kadar eve
dönmelisin. Saat on ikide elbisen tekrar eski giysilerine,
faytonun balkabağına, atların fareye dönüşecek. Prens’in bunu
görmesini istemezsin herhalde? Şimdi git, dilediğince eğlen.”
O gece Külkedisi balonun yıldızı olmuş. Baloya katılan
hanımlar (özellikle de iki üvey kız kardeşi) onun elbisesini
çok beğenmişler ve terzisinin adını öğrenmek için ona
yalvarmışlar. Beyefendilerin hepsi onunla dans etmek için
birbirleriyle yarışmışlar.
Prens ise götür görmez ona âşık olmuş! Ve o andan sonra hiç
kimseye bu kızla dans etmek için izin verilmemiş.
Saatler saatleri, dakikalar dakikaları kovalamış ve Külkedisi
saat tam on ikiyi vuracağı sırada evde olması gerektiğini
hatırlamış.
“Gitme!” diye seslenmiş Prens arkasından, ama Külkedisi bir an
bile durmadan koşup oradan uzaklaşmış. Sokağa çaktığında
elbisesi tekrar eski elbiselerine dönüşmüş. Geriye kala kala
camdan ayakkabıların bir teki kalmış. Diğer tekini nerede
kaybettiğini bilmiyormuş.
O gece Külkedisi uyuyana kadar ağlamış. Hayatının bir daha
asla o geceki kadar harika olamayacağını düşünüyormuş.
Ama bu doğru değilmiş. Ayakkabının diğer tekini sarayın
merdivenlerinde bulmuşlar. Ertesi sabah Prens ev ev dolaşıp
ayakkabıyı tek tek bütün genç kızlara denetmiş. “Bu
ayakkabının dün gece karşılaştığım güzel sahibini bulamazsam
yaşayamam,” demiş.
Derken Külkedisi’nin evine gelmiş. Üvey kardeşleri ayakkabıyı
denemişler. Olmamış. Ayaklarına girmemiş bile.
Prens çok üzgünmüş, çünkü uğramadığı sadece birkaç ev kalmış.
Tam oradan ayrılacakken evin hizmetçisi dikkatini çekmiş.
“Hanımefendi,” demiş Prens Külkedisi’ne, “bir de siz
deneseniz?”
“O mu deneyecek? Ne münasebet!” diye haykırmış üvey kardeşler.
Fakat Prens ısrar etmiş. Külkedisi’nin ne kadar güzel bir kız
olduğu gözünden kaçmamış. Tabii ayakkabı Külkedisi’nin ayağına
kalıp gibi oturmuş. Prens diz çöküp Külkedisi’ne evlenme
teklif ederken iki üvey kardeşe de öfke ve kıskançlıkla
olanları seyretmek kalmış. Külkedisi Prens’in teklifini tabii
ki kabul etmiş.
Sayfa başına dön
Similar topics
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz