Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
mehmetcan
mehmetcan

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... 110
Erkek Aslan
Yılan
Mesaj Sayısı : 76
Doğum tarihi : 20/08/89
Yaş : 34
Nerden : istanbul
İş/Hobi : gezmek,eğlenmek,spor yapmak,çetleşmek.vb
İleti : memo
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 12
Kayıt tarihi : 15/11/08
http://www.nimetcoskun.blogcu.com

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... Empty .....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret....

Perş. Kas. 27, 2008 9:09 pm
.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... K-305862-mekke.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... K-125098-mescidi_nebevi.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... K-124544-besmele.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... K-124424-ramazan

İBRET

Devlet hastanesinde ölen 18 yaşındaki bir Gencin cesedi gömüldükten üç saat sonra babasının talebi üzerine kabirden geri çıkarılmış. Hastanede vefat eden genç aynı gün hoca tarafından yıkanmış, cenaze kılınıp defnedilmiş.
Görgü tanıklarının, akrabaların ve doktorların ifadelerine göre genç siyah saçlı, hiç bir yerinde kırık, dövülme veya işkence yeri olmadığı şekilde defnedildiğini ifade ediyorlar. Fakat gömüldükten üç saat sonra babası doktorların oğlunun ölüme sebep olan dianozadan şüphe eder ve oğlunun kabirden çıkartılıp otopsi yapılmasına talep etmiştir.


Üç saat önce defnedilen genç çıkarıldıktan sonra, onu gören aile fertleri ve tüm akrabaları şok olmuşlar. Çünkü kabire koydukları genç idi, fakat üç saat sonra önlerinde yatan saçları bem-beyaz olan, sanki çok ihtiyar bir insanın cesedi idi. Saçları beyaz, bütün bedenine inanılmaz derecede işkence ve azab vermenin izleri bulunuyordu. Ellerin, kolların ve ayakların kemikleri kırık vaziyette. Kaburga kemikleri kırık ve bedenin içeresine inanılmaz bir şiddetle basık durumdaydı. Bütün bedeni ve yüzü yekpare bir morluk hale gelmişti.
Kurtuluşu artık ummayan ve sonsuz acıya mazhar olduğu açık gözlerinden ve kurumuş kandan gencin inanılmaz bir işkenceye tutulduğunu gösteriyor.
Ölen gencin akrabaları İslam âlimlerine yönelirler. Onlar da durumu öğrendikten sonra, hepsi dilbirliği ile Kabir azabının ibretli bir örneğin olduğunu ifade ederler.
Ki Allah (c.c) ve Peygamberimiz Muhammed (s.a.v.) Kabirdeki azaptan haber veriyor ve ümmeti sakındıryorlar.




Şok geçiren baba oğlunun şımarık hayat yaşayıp, çeşitli günahlarda bulunup namazlarını kılmadığını itiraf etti.



Allahın yolunda, yani Cihadda şehid olanlardan başka ölen her bir insan Kabir imtihanından geçecektir. Kıyamet gününden önce insanı bekleyen ilk korkunç bir sınav.

Peygamberimizden (s.a.v.) İmam Ahmedin rivayet ettiği hadis şerifte şöyle naklediliyor:



Peygamberimiz, onun üzerine selat ve selam olsun buyurdu:



- Ölümden sonra ölünün ruhu tekrar cesede döndürülür. Yanına da Munker ve Nekir isimli iki tane melek gelir ve sorguya çekerler: "Rabbin kim?"

İnsan cevap verir: "Rabbim – Allah." Sonra onlar sorar: "Senin dinin ne?" O cevap verir: "Dinim – İslamdır." Sonra onlar sorar: "Size gönderilen uyarıcı kim?" İnsan cevap verir: "O Allahın resülüdür." O zaman onlar sorar: "Sen bunları nereden biliyorsun?" O cevap verir: "Ben Allahın Kitabını okudum ve Ona iman ettim."

O zaman semadan ses gelir: "Kulum hakikatı söyledi, ona cennet döşeğini serin ve önünde cennet kapılarını açın" - , sonra o çok sevinecek, cennet ferahlığına kavuşacak ve onun kabri göz alabildiği kadar geniş olacak.

Kâfire ve günâhkârâ gelince onun hakkında Allah resülü, sallallahu aleyhi vesellem, şöyle buyurdu:

ve ruhunu tekrar cesede döndürürler. Yanına da Munker ve Nekir isimli iki tane melek gelir ve sorguya çekerler: "Rabbin kim?"

O cevap verir: "Bilmiyorum." Sonra ondan sorulur: "Size gönderilen uyarıcı kim?" O tekrar: "Bilmiyorum" der, ve o zaman semadan gelen ses şöyle: "Bu yalancıdır, ona ateşten döşek serin ve önünde cehennem kapılarını açın!" - , o zaman onun kabrini cehennemin harareti sarar, kabri ise dar olur ve kaburgalar birbirine girinceye kadar kabir onu sıkar.

Başka hadislerde söyleniyor: Sorgu esnasında Melekler kâfir olan veya günâhları çok olan müslümanı işkence edip dövecekler, ve bu işkence dehşet vericidir.

Peygamberimizin (s.a.v.) de Allahdan Kabir azabından kendisini korumasını ve bu duayı herkese de emir ettiği rivayet ediliyor.

Kabir azabı iki çeşittir:
Birincisi, hiç bitmeyen Kabir azabı. Bunlar hakkında Allah Taala Kur’an-ı Kerimde buyuruyor:
- "...o ateştir, sabah ve akşam ona giriftâr oluyorlar."


Bazı azap ise bir müddet devam edip sonradan kesilen Kabir azabı. Bu tip Kabir azabı günâhkâr muslumanlar için olur, azabın şiddeti ve ağırlığı ise işlediği günâhların ağırlığına göredir.

Bu bencin başına gelen hadise, inanan kalpler için bir ibrettir, kalbi mühür basılmış şahıslar için de tekrar bir masal, oyun gibi gelecektir. Çünkü onlar bakarlar fakat görmezler, dinlerler fakat duy


En son mehmetcan tarafından Paz Ocak 04, 2009 2:59 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi
mehmetcan
mehmetcan

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... 110
Erkek Aslan
Yılan
Mesaj Sayısı : 76
Doğum tarihi : 20/08/89
Yaş : 34
Nerden : istanbul
İş/Hobi : gezmek,eğlenmek,spor yapmak,çetleşmek.vb
İleti : memo
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 12
Kayıt tarihi : 15/11/08
http://www.nimetcoskun.blogcu.com

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... Empty İBRET

Perş. Kas. 27, 2008 9:10 pm
.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... K-310403-dini.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... K-127690-kadir_gecesi.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... K-111197-DİNİ_RESİM.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... K-109801-Allah_yazısı


İBRET
Bundan altı, yedi ay önce Çin'in değişik bölgelerinden
on kişi Istanbul'a gelir. Bu on kişi sıradan insanlar degildir.
Bunların ortak özelikleri yeni Müslüman olmalarıdır. Umre için İstanbul üzerinden Arabistan'a gideceklerdi. Hepsi de yeni Müslüman olmuŞ. Kimi yirmi gün önce, kimi bir ay, en uzağı iki ay önce Müslüman olmuştu. Ne yeterince islâmî bilgileri vardı, ne de yapacakları umre ile ilgili bir bilgileri.Yanlarına,kendilerine yardımcı olacak, hem Çince'yi,
hem Arapça'yı iyi bilen, hem de islâmî bilgisi olan birini rehber olarak alacaklardı. Mevlâ'mızınn takdiri, türkistan'daki Çin zulmünden kaçıp istanbul'a
yerleşmiş bir Uygur kardeşimiz, bu on Çinliye rehber oldu.
Bundan sonra hâdiseyi bu kardeşimizden dinleyelim.
bahsi geçen kardeşimiz şu anda bizim yanımızda bulunmaktadır.

- "Yeni Müslüman olmuş bu on Çinli ile birlikte yola
çıktık. Kısa zamanda aramızda iyi bir dostluk kuruldu. Yeni mü'min olmuş bu insanlar,büyük bir heyecan yaşıyorlardı
Hiçbirinin islâmî bilgisi yoktu. Hatta namazda okuyacakları
sûreleri bilmedikleri gibi Fatiha'yı bile bilmiyorlardı. Bazı
zikirleri yaptırmaya çalışıyor, ancak Çince telâffuz zor olduğu için zikirleri tam okuyamıyorlardı.

Namazlarda sadece "Elhamdülillah, Allahu Ekber" diyebiliyorlardı. Bana sormuşlardı "Ne yapalım?" diye.
ben de onların kimine "Elhamdülillah", kimine "Lâ ilâhe illAllah"
ve benzeri zikirleri öğretmeye çalışıyordum. Onlar da
namazlarda bunları söylüyorlardı.

Önce Mekke'ye gittik. Kâbe'de onların hâli görülmeye
değerdi. Yeni doğmuş çocuklar misali heyecan ve neşe içinde, kâh ağlıyor, kâh gülüyorlardı.

İsimlerini değiştirmiştik: Muhammed (Çan Çing)
Hasan, (Çun Fang) gibi her biri yeni ismi ile çağrılıyordu. On Çinli kardeşimizden biri olan Muhammed de bir farklılık vardı. Bu durum dikkatimi çekmişti. Her namazını
gözleri yaşlı olarak bitiriyordu. İyice dikkat ettim. Evet,
Muhammed namazlarında ağlıyordu. Bana da sürekli sorular soruyorlar, İslâm hakkında bilgi ediniyorlardı. Ben de bildiğim kadarıyla onlara bilgiler veriyordum.
Bir gün Muhammed sordu:
İçki nedir, içkiye dinimiz nasıl bakar?
- Rabbimiz içkiyi kesin olarak yasaklamıştır, içilmesi,
yapılması, taşınması, satılması yasaktır.

Kaldığımız otele gelmiştik. Muhammed bir
telefon edeceğini söyledi ve ona memleketine telefon etme imkânı sağladık. Çin'deki kardeşini arıyordu,kardeşine aynen şöyle diyordu:

- içki fabrikamızı kapat, Allah'ımız öyle emretmiş. Bize bu emre uymak düşer. Kardeşi bunu yapamayacağını, birçok
bağlantısının olduğunu, durup dururken, kapatırlarsa, yüz binlerce dolar zarar edeceklerini, hiç olmazsa
kendisine biraz zaman vermesini söyler. Fakat Muhammed kararlıdır:
- Allah emretmiş, bize uymak düşer. Fabrikayı hemen
kapat, ben gelince borçları hallederim.
içki fabrikası kapanıyor. Mekke'deki ibadetlerimize
devam ediyoruz.
Yine bir gün bana sordukları sorularda
çıkardıkları bir neticeyi açıklarlar:
_Kadın modası, kadınları yarı çıplak
resmetmek gibi faaliyetler de dinimizde yasak mıdır?

- Evet yasaktır. Aynı gün ötele geldiğimizde yine Çin'i
aradı ve bu sefer de kardeşine moda evinin kapatılması emrini verdi.
Kardeşi yine itiraz etti, ancak Muhammed ne itiraz dinledi, ne de kararından vazgeçti.

- Rabbimiz emretti ise, bize bu emre uymak düşer. Mekke'deki ziyaretimizi bitirdik ve Medine'ye gittik.

Medine'de bir sabah namazı. Efendimizin "Burası cennet
bahçesidir." buyurduğu yerde sabah namazının farzını
kılıyoruz.
Muhammed benim yanımda. Diğer Çinli kardeşlerimizle
aynı saftayız. ilk secdeye varıyoruz, secdeden kalkıyoruz, ikinci secdeye varıyoruz, sonra kıyama kalkıyoruz. O da ne?

Muhammed hâlâ secdede, kalkmadı. Tekrar secde ediyoruz,
ettahiyyatı okuyoruz ve selâm veriyoruz. Muhammed hâlâ secdede. Düşündüm ki,yorgunluktan ve uykusuzluktan bazen insana bir geçkinlik geliyor,Muhammed'e de secdede böyle bir şey oldu, uyudu. Elimi uzattım,omzuna dokundum ve hafifçe çekeyim dedim ki, sağ tarafının üzerine yuvarlandı. Muhammed'in ölmüş olabileceğini düşündüm. Olay duyulmuştu. Görevliler müdahalede bulundular,
dışarı çıkardılar, bir ambulansa koyarak hastaneye götürdüler. Biz de gittik.
Hastanedeki ilk muayenede çoktan vefat ettiğini söylediler. Muhammed'i hastanenin morguna kaldırdılar.

Çinli kardeşlerimle birlikte hastanenin önünde ne
yapacağımızı bilemez bir hâlde üzüntü içinde bulunuyorduk. O sırada bir araba ile makam mevki sahibi bir zat geldi. Herkes onu hürmetle karşıladı, sonradan öğrendik ki bu zat Medine'nin ileri gelen yöneticilerinden biri idi. Hastane
yetkililerine sordu:
- "Bugün burada ölen bir Çinli var mı?"
_ "Evet", cevabı alınca şu açıklamada bulundu:
- "Dün gece Efendimiz rüyamda bana göründü ve buyurdular ki,
- "Yarın burada bir Çinli kardeşim vefat edecek, onun
cenazesi ile ilgilenin."

Bir anda her şey değişti. Muhammed'i morgdan
aldılar, bir devlet yetkilisine yapılanlardan daha fazlasını yaptılar. Cennetü'l Bakî'ye defnettiler.

Bu hâdiseyi bizzat yaşayan ve onlara rehberlik yapan Doğu
Türkistanlı kardeşimiz hâdiseyi bu şekilde anlattı.

Teslimiyeti gördük değil mi? "Rabbim emrettiyse, bize uygulamak düşer."
Zararmış, ziyanmış, önemi yok. Rabbimiz emretmiş
ve iş bitmiştir. İşte sahabe inancı. Bu Çinli kardeşimiz de o inanca ulaştı ulaşmasına; ancak dünyada fazla kalamadı. Çünkü bu dünya pisliğinin içinde fazla kalamazdı ve kalmadı da. Efendimizin de ilgisine mazhar oldu. Ne mutlu bu Çinli kardeşimize, ruhu için elfatiha


En son mehmetcan tarafından Paz Ocak 04, 2009 3:00 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 8 kere değiştirildi
mehmetcan
mehmetcan

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... 110
Erkek Aslan
Yılan
Mesaj Sayısı : 76
Doğum tarihi : 20/08/89
Yaş : 34
Nerden : istanbul
İş/Hobi : gezmek,eğlenmek,spor yapmak,çetleşmek.vb
İleti : memo
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 12
Kayıt tarihi : 15/11/08
http://www.nimetcoskun.blogcu.com

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... Empty DİNNİ SÖZLER

Perş. Kas. 27, 2008 9:17 pm
.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... K-304458-üzerinde_Allah_yazan_şeyler.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... K-305862-mekke
Dini sözler

Uzun mesafelere ulaşmak, yakın mesafeleri aşmakla mümkündür. (İmam Gazali)Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor. (Abdulhamid Han)En büyük felaketler içinde bile ümidini kaybetme, unutma ki ilik, sert kemiğin içinden çıkar. (Hafız Şirazi)Cahillerin kalbi dudaklarında, alimlerin dudakları kalplerindedir. (Hz. Ali (r.a))

*Her kalbin çarpıntısı kendi ecelinin ayak sesleridir. (Beyazidi Bestami)

*
Mal cimrilerde, silah korkaklarda, karar da zayıflarda olursa işler bozulur. (Hz. Ebubekir (r.a))
*
Gecenin ne kadar uzun olduğunu ancak hastalar bilir. (Sadi)Kibir, bele bağlanmış taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur. (Hacı Bayram-ı Veli)
*
Zalimler için yaşasın cehennem. (Bediüzzaman Said Nursi)
*
Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır. (Bediüzzaman Said Nursi)
*
Tatlı suyun başı, kalabalık olur. (Mevlana)
*
Kurdun elinden çobanlık gelmez. (Sadi)
*
Eğri ok, doğru yol almaz. (Hz. Ali (r.a))
*
Hiçbir acı, cehaletten daha fazla zahmet verici değildir. (Hz. Ali (r.a))
*
İnsanı maskara eden, dilidir. (Sadi)
*
Ham düşünceleri, ancak akıl pişirir. (Firdevsi)
*
Fırsatlar da bulutlar gibi çabucak geçer gider. (Hz. Ebubekir (r.a))
*
Hasedciye rahat, kötü huyluyu da şeref yoktur. (Ahnef bin Kays)
*
Çocuklarınızı kuzu gibi büyütmeyiniz ki, ileride kuzu gibi güdülmesinler. (Şeyh Sadi Sirazi)
*
Hükümetlerin en kötüsü, suçsuzu korkutandır. (Beydeba)
*
Hükümdar köylünün yumurtasını alırsa, adamları bütün tavukları alır. (Sadi)
*
Bin zulme uğrasan da, bir zulüm yapma. (Hz. Ali (r.a))
*
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez. (Mevlana)


*Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım başım göğe ererdi. (İmam-ı Azam)
*İnsan, alışkanlıklarının çocuğudur. (İbni Haldun)

*
Herkes herkese bir lokma şey verebilir ama boğaz bağışlamak, ancak Allah’ın işidir. (Mevlana)
*
Güzel söz söyleyen, kimseden kötü söz işitmez. (Firdevsi)

*
Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, onu aramamak demektir. (Mevlana)
*
Avcı nice al (tuzak, hile) bilirse, ayı da onca yol bilir. (Kaşgarlı Mahmud)
*
Haksızlık karşısında eğilmeyiniz; çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz. (Hz. Ali (r.a))
*
Güzel konuşmanın sırrı, lüzumsuz sözleri terk etmektir. (Hz. Ebubekir)
*
Özü doğru olanın, sözü de doğru olur. (Hz. Ali (r.a))
*
Birliğin kederi, ayrılığın safasından daha hayırlıdır. (Yahya bin Muaz)
*
Her gecenin bir gündüzü vardır. (Hz. Ali (r.a))
*
Sakladığın sır senin esirindir. Açığa vurursan sen onun esiri olursun. (Hz. Ali (r.a))
*
Bütün kötülüklerin anahtarı, hiddettir. (Cafer bin Muhammed)
*
Kesilmiş koyuna derisinin yüzülmesi elem vermez. (Hz. Esma)
*
Güzel ahlak; bağışlayıcılık, sabır ve tahammüldür. (Hasan-ı Basri)
*
En iyi nasihat; iyi örnek olmaktır. (Malcolm X)
.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... K-301985-Namaz_küçük_çocuk.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... K-185829-mevlana


En son mehmetcan tarafından Paz Ocak 04, 2009 3:01 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi
Detone
Detone

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : .....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... Empty Geri: .....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret....

Salı Ara. 02, 2008 3:50 am
Mehmetcan PayLaşım İçin TeşekürLer ELLerine SağLık ßiraz Daha Gayret Dahada GüzeL OLaßiLirdi Wink
mehmetcan
mehmetcan

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... 110
Erkek Aslan
Yılan
Mesaj Sayısı : 76
Doğum tarihi : 20/08/89
Yaş : 34
Nerden : istanbul
İş/Hobi : gezmek,eğlenmek,spor yapmak,çetleşmek.vb
İleti : memo
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 12
Kayıt tarihi : 15/11/08
http://www.nimetcoskun.blogcu.com

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... Empty Geri: .....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret....

Cuma Ocak 02, 2009 11:19 pm
.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... SinebAnlamlı Sözler
Mümin az konuşur, çok iş yapar. Münafık ise çok konuşur, az iş yapar.

Bütün kötülüklerin başı kötü arkadaştır

Hep kendinizi kusurlu, hatalı kabul edin. Mertlik suçu kendinde bilmektir. Peygamberimiz vâdediyor: “Haklı olduğu halde, haksızım, ben hatalıyım diyene Cenneti vâdediyorum, söz veriyorum” buyuruyor.

Her gün sabahtan akşama kadar camide ibadet edip, Allahü teâlâ benim rızkımı nereden olsa gönderir, diyen kimse, cahildir. İslamiyet’ten haberi yoktur

Dil canavar gibidir, serbest bırakılırsa parçalar
mehmetcan
mehmetcan

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... 110
Erkek Aslan
Yılan
Mesaj Sayısı : 76
Doğum tarihi : 20/08/89
Yaş : 34
Nerden : istanbul
İş/Hobi : gezmek,eğlenmek,spor yapmak,çetleşmek.vb
İleti : memo
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 12
Kayıt tarihi : 15/11/08
http://www.nimetcoskun.blogcu.com

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... Empty Geri: .....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret....

Cuma Ocak 02, 2009 11:25 pm
.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... Ensevgiliyebyihsaniyevc5Sevgiliye


Mihrabım!..


Mihrabıma uğra sabâ yeli, huzuruna varıp edeble, selamımı ilet, heceler yarım yamalak, heyecanlar salkım saçak...


And olsun kuşluk vaktine..., kuşluk vakti onun gönlündeki vahyin ışığıdır, ve ışıklar nurunun âşığıdır.


Geceye and ederim ki..., onun saçlarını kıskanmaktan gecenin bağrı yanık; gece yarısı hasretle uyanıktır.


Güneşe and olsun... ondan daha kutlu bir faniyi hiç izlemedi, ve yer ondan daha kıymetli bir hazineyi hiç gizlemedi.


Ahmed!.. Gönüller gıdası, ruhlar şifası... Gözlerin feri, şerefin zaferi... Dudağının değdiği bir güle bin can feda Ahmed, eline değmiş bir ele cihanca cihan feda!


Işığım!


Göz kırpasıya Burakınla vardığın yere bin yılda varamazken berk uran melekler, nasıl aşkına dönmesin zeminler ve zamanlar, nasıl tutulmasın burçlar ve felekler. Sen var iken kıblem, gök ile yerin arasında hangi varlığa adansın ya emekler, ya hangi renk ile iltica etsin dallarına çiçekler? Cemalini gören âşık, görmeyen âşık iken nurum, gamzene rüyada olsun ermesin mi tennure kelebekler?


Günaydınım!


Tohum versen de bize mahsul olabilseydik, kanat olsan da bize katına varabilseydik. Şarkıların ürperdiği şebnem avuçlarında Medine rüzgarlarının ışıltılı kumlarınca yanabilseydik, sana kanabilseydik. Bir kez olsun aşkınla döktüğümüz gözyaşlarından abdest alabilse ve denizine bir kez olsun dalabilseydik, ya denizinde kalabilseydik. Himalayalar kadar kara yüzümüzü kara yerlere salabilseydik; bağından razıye ve marziye ilhamlar alabilseydik!


Sevgilim!


Kutlu gelişine yüz bin selam olsun, sen aydınlık içinde aydınlık, sen açıklık içinde açıklıktın. Seninle sevgiler sevgili olur, seninle muhâlimiz hâle dururdu. Mühürleri kaldırmada son idin sen, can kilitlerini açmada sonuncu, gülümsesen. Seni görenlerin güneş düşerdi gözünden, seni sevenlerin ışık yayılırdı yüzünden. Birer efsaneydi iki yanağın; hayal ile hatıra eleğim sağmalarıyla karanın ve ağın.


Sultanım!


Adına altınlar bastıran sultanlar şehirler alırdı, şimdi şehirleri düşüyor adınsız sultanların, adını gizli anıyor âşıkı nâlanların. Kulluk prangaları çözülünce ayağımızdan, âzâd oldu zülfünün zenciri solumuzdan ve sağımızdan. Ashabının kara kerpiçte gözsüz gördüğünü, biz cilalı aynalarda yitirdik de yaptık düğünü. Tedavisinde hayat bulmuş hekime düşman hasta gibiyiz, mürebbisine kin güden çocuklara yasta gibiyiz. İnsanlık güneşe nispet zulmete döndü, balıklar suya öfkelendi, kuzgun ete döndü; bahtımız hasrete döndü.


Hasretim!


Gümüş tenli Yusufu arayanlar gül teninde Yusuflar ülkesine girdiler; cennet peşinde koşanlar gül cemalinde cennetlere erdiler.


Körün elinden tutana Haktan yüzlerce ecir vardır! buyurmuştun. Kıyam et, tut körlerinin elinden ve İsrafilleyin kıyametten evvel bir kıyamet kopar. Yıllar yılı kendi yatağını öpen nehirlerce ak ezeli özlemlerimizin yokuşlarına ve öğüt, yine öğüt, yine öğüt aşk tanelerimizi değirmenlerinin nakışlarına.


Övüncüm!


Ruhlarımızdan kuşluklar geçti, gün geçti... Akş***** oldu, düğün geçti.. ve gece olmadan, Yesribin güneşi, kerem kıl, tüllenen hayallerimize bir huzme bıraksın himmetin, ve artık getirdiğin kutsal emanetin kaybolacağından korkmasın ümmetin!. Kalbimizi kaydırmadan, bize onu haşre dek bakî kılma ruhsatı ver, ve yalın unutuşların poyrazında bırakıp bizi bir başımıza, belleklerimizin tereddüt dolu zembereklerinde kıvrandırma, yeter. Gel, son kez ilk baharımız ol!. Bu mevsim güller incitilmesin, gamküsarımız ol!..


Ömrüm!


Tâhâ ve Yâsîn aşkına...


Öncesinde senin aşkın yoksa neye yarar ölüm!. .....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... Imzamdvo0

...................................MEHMETCAN........................
mehmetcan
mehmetcan

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... 110
Erkek Aslan
Yılan
Mesaj Sayısı : 76
Doğum tarihi : 20/08/89
Yaş : 34
Nerden : istanbul
İş/Hobi : gezmek,eğlenmek,spor yapmak,çetleşmek.vb
İleti : memo
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 12
Kayıt tarihi : 15/11/08
http://www.nimetcoskun.blogcu.com

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... Empty SEVGİYİ BİLENLER

Cuma Ocak 02, 2009 11:29 pm
.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... Avatar_129SEVGİYİ BİLENLER
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: "Sevginin sadece sözünü
edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?"diye. "Bakın
göstereyim" demiş ermiş.

Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak
onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken
tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da "derviş
kaşıkları" denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş "Bu kaşıkların
ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş. "Peki"
demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun
geldiğinden bir türlü döküp saçmadan *****üremiyorlar ağızlarına. En
sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.

Bunun üzerine "Şimdi..." demiş ermiş. "Sevgiyi
gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe." Yüzleri aydınlık, gözleri
sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu
defa. "Buyurun" deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya
daldırıp, karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını.
Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar
sofradan.

" İşte" demiş ermiş. "Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini
görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini
düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır
şüphesiz.

Şunu da unutmayın: Hayat pazarında alan değil, veren
kazançlıdır her zaman..."


En son mehmetcan tarafından Paz Ocak 04, 2009 3:05 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
mehmetcan
mehmetcan

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... 110
Erkek Aslan
Yılan
Mesaj Sayısı : 76
Doğum tarihi : 20/08/89
Yaş : 34
Nerden : istanbul
İş/Hobi : gezmek,eğlenmek,spor yapmak,çetleşmek.vb
İleti : memo
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 12
Kayıt tarihi : 15/11/08
http://www.nimetcoskun.blogcu.com

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... Empty Geri: .....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret....

Cuma Ocak 02, 2009 11:41 pm
……………...Özgürlük…………...



beynime kelepçe vurup,
ellerimi serbest bırakmaksa özgürlük...
istemem...
ellerimi de kelepçeleyin...

gözlerimi mühürleyip,
pranga vurmuyorsanız ayaklarıma,
ve özgürsün diyorsanız...
vurun ayaklarıma da prangayı...

başımdaki örtüyü çekip,
saçlarımı özgür bırakmamı zorlamaksa özgürlük,
istemem, kazıyın saçımı...
örtümü geri verin...

dilimi kesmeden,
beni susturmaksa özgürlük...
üzgünüm,kesmeden susuturamazsınız...
kelimeler var oldukça...

sağır değilken,
duymama engel olacaksanız hakikati...
ve bunun adına özgürlük diyecekseniz...
ben öteler ötesinden duymaya devamedeceği


…mehmetcan…..
mehmetcan
mehmetcan

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... 110
Erkek Aslan
Yılan
Mesaj Sayısı : 76
Doğum tarihi : 20/08/89
Yaş : 34
Nerden : istanbul
İş/Hobi : gezmek,eğlenmek,spor yapmak,çetleşmek.vb
İleti : memo
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 12
Kayıt tarihi : 15/11/08
http://www.nimetcoskun.blogcu.com

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... Empty Geri: .....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret....

Cuma Ocak 02, 2009 11:45 pm
.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... Cm4YEŞİL ELBİSE

Yolda karsilastigimizda, ezan okunuyordu.

— Gel seni camiye götüreyim, dedim. Bugün Cuma biliyorsun.
Daha önceki tekliflerimi de reddettigi için:
— Sen de benim camiye gitmedigimi biliyorsun, dedi.Bosuna israr etme.
— Peki,dedim.Neden direniyorsun?
— Ne bileyim olmuyor iste,diye karsilik verdi.Belki çevrenin de tesiri var.Hem pantolonumun ütüsü bozulup dizleri asinir diye endise ediyorum.
Ister istemez gülerek:
— Herhalde saka yapiyorsun,dedim.Bunun için cami terk edilir mi?
— Ciddi söylüyorum,dedi.Giyimime ve özellikle “yesil”e çok düskün oldugumu bilirsin.
Gerçekten de öyleydi.Giydigi birbirinden güzel elbiseleri mutlaka yesilin bir baska tonundan seçer ve her zaman ütülü tutardi.
— Hayatinda hiç camiye gitmedin mi,dedim.
— Çocukken dedemle birkaç kere gitmistim diye cevap verdi.Fakat artik gitmeye niyetim yok.

Söyledikleri beni son derece sasirtmis ve bu konuyu açtigima pisman etmisti. Daha sonra el sikisip ayrildik.

nunla konusmamizdan iki ay sonra, kendisinin camide oldugunu söylediler. Hemen gittim. Bahçedeki namaz saflarinin en önünde duruyordu ve üzerinde yine yesiller vardi.

Yavasça yanina yaklastim ve kisik bir sesle:

— Hani, dedim. Camiye gelmeyecektin?

Hiç sesini çikartmadi. Çünkü musalla tasinin üzerinde, yesil örtülü bir tabut içinde yatiyordu.


.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... Cm18
mehmetcan
mehmetcan

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... 110
Erkek Aslan
Yılan
Mesaj Sayısı : 76
Doğum tarihi : 20/08/89
Yaş : 34
Nerden : istanbul
İş/Hobi : gezmek,eğlenmek,spor yapmak,çetleşmek.vb
İleti : memo
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 12
Kayıt tarihi : 15/11/08
http://www.nimetcoskun.blogcu.com

.....DİNNİ RESİM VE YAZILAR....ibret.... Empty ÇC SUAL VE BİR CEVAP

Paz Ocak 04, 2009 3:18 pm


Üç Sual ve Bir Cevap

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'ye felsefecilerden bir grup geldi. Suâl sormak istediklerini bildirdiler. Mevlânâ hazretleri bunları Şems-i Tebrîzî'ye havâle etti. Bunun üzerine onun yanına gittiler. Şems-i Tebrîzî hazretleri mescidde, talebelere bir kerpiçle teyemmüm nasıl yapılacağını gösteriyordu. Gelen felsefeciler üç suâl sormak istediklerini belirttiler, Şems-i Tebrîzî;
-Sorun! buyurdu.
İçlerinden birini başkan seçtiler. Hepsinin adına o soracaktı.

Sormaya başladı:


-Allah var dersiniz, ama görünmez, göster de inanalım.

Şems-i Tebrîzî hazretleri;

-Öbür sorunu da sor! buyurdu.

O;

-Şeytanın ateşten yaratıldığını söylersiniz, sonra da ateşle ona azâb edilecek dersiniz hiç ateş ateşe azâb eder mi? dedi.

Şems-i Tebrîzî;

-Peki öbürünü de sor! buyurdu.

O;

-Âhirette herkes hakkını alacak, yaptıklarının cezâsını çekecek diyorsunuz. Bırakın insanları canları ne istiyorsa yapsınlar, karışmayın! dedi.


Bunun üzerine Şems-i Tebrîzî, elindeki kuru kerpici adamın başına vurdu. Soru sormaya gelen felsefeci, derhâl zamânın kâdısına gidip, dâvâcı oldu.

Ve;

-Ben, soru sordum, o başıma kerpiç vurdu. dedi.

Şems-i Tebrîzî;

-Ben de sâdece cevap verdim. buyurdu.

Kâdı bu işin açıklamasını istedi. Şems-i Tebrîzî şöyle anlattı:

- Efendim, bana Allahü teâlâyı göster de inanayım, dedi. Şimdi bu felsefeci, başının ağrısını göstersin de görelim.

O kimse şaşırarak;

- Ağrıyor ama gösteremem, dedi.

Şems-i Tebrîzî;

- İşte Allahü teâlâ da vardır, fakat görünmez. Yine bana, "şeytana ateşle nasıl azâb edileceğini" sordu. Ben buna toprakla vurdum. Toprak onun başını acıttı. Hâlbuki kendi bedeni de topraktan yaratıldı. Yine bana;"Bırakın herkesin canı ne isterse onu yapsın. Bundan dolayı bir hak olmaz." dedi. Benim canım onun başına kerpici vurmak istedi ve vurdum. Niçin hakkını arıyor? Aramasa ya! Bu dünyâda küçük bir mesele için hak aranırsa, o sonsuz olan âhiret hayâtında niçin hak aranmasın?" buyurdu.

Felsefeci, bu güzel cevaplar karşısında mahcûb olup, söz söyleyemez hâle düştü.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz