Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
abdullah
abdullah

Allah kendisinden büyük bir varlık yaratabilir mi? 110
Erkek Oğlak
Yılan
Mesaj Sayısı : 56
Doğum tarihi : 01/01/90
Yaş : 34
Nerden : Tokat
İş/Hobi : tezgahtar
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 12/11/08
http://muradiyeforum.net

Allah kendisinden büyük bir varlık yaratabilir mi? Empty Allah kendisinden büyük bir varlık yaratabilir mi?

Paz Kas. 16, 2008 2:26 pm
Bu soruya altı madde halinde cevap vereceğiz:

1- Soruda kasıt vardır:

Bu
sorunun hedefi inançları sarsmak, saf zihinleri bulandırmak, masum ve
körpe dimağlara zehir akıtmaktır. Bir akrep kıskacı olan bu demogojik
soru ile insanlar zehirlenmek istenmektedir. Şöyle ki:
Eğer bu
soruya "Evet" diye cevap verilse o zaman "Demek ki sizin Rabbiniz
yarattığı şeyden güçsüzdür." denilecek. Eğer, "Hayır" diye cevap
verilse, o zaman da "Demek ki sizin Rabbiniz âcizdir." denilecektir.
Her iki halde de -hâşâ- Cenâb-ı Hakk'a acizlik isnadı söz konusudur.

Bu
soruyu ortaya atanlar, var olması muhal olan bir şeriki yaratmayı
Cenâb-ı Hakk'ın kudretinden talep etmekle Allah’ın Hâlık (yaratıcı),
vehmettikleri o şerikin de mahlûk (yaratılan) olduğunu bir ön yargı
olarak kabul ettikleri halde, daha sonra o mevhum mahlukun Hak
Teâlâ'dan büyük olabileceğine ihtimal vermekle, açıkça demagoji
yapmaktadırlar.

Bu kimseler Allah’ın kutsi mahiyetinin mahlûk
mahiyetine hiçbir cihetle benzemeyeceğini bilememektedir. Eser ustasına
hiçbir cihetle benzemeyeceği gibi, Cenab-ı Hak da mahlûkatına hiçbir
cihetle benzemez.

Bu hakikati bilmemek, büyük bir cehalettir.
Bu cehalete düşenler Allah’ın mutlak kadir, mahlûkun ise sonsuz âciz
olduğu gerçeğinden gafildirler.

2- Soruda "imkân-ı vehmî" ile "imkân-ı aklî" birbirine karıştırılmaktadır.

İmkân-ı aklî:
Aklen hem olması, hem de olmaması mümkün olan şeye denir. Meselâ, yeni
evlenen bir insanın çocuğu olması da, olmaması da mümkündür.
İmkân-ı vehmi:
Hariçte vukua gelmesi mümkün olmayan, hakikatsiz ve esassız bir
vehimdir. İmkân-ı vehmi hiçbir hükme esas olamaz. Hiçbir delil ve
hakikate dayanmadığı için ilim ve mantık imkân-ı vehmi ile meşgul olmaz.
İmkân-ı vehmi sadece "olabilir", "belki" gibi temenni, zan ve hayallerden kaynaklanır.

"Cenâb-ı
Hak kendinden büyük bir mahlûk yaratabilir mi?" sorusunda imkân-ı vehmi
ile imkân-ı aklî karıştırılmıştır. Bu soru ancak vehmin mahsulüdür;
hiçbir hakikate istinad etmeyen bir hurafe, bir safsatadır; aklen
muhaldir. Hiçbir akıl, bir mahlûkun Allahü Azîmüşşân'dan büyük olmasını
mümkün göremez.

3- Soru ile demagoji yapılmaktadır.

Mantıkta
"Gerçek olmayan mukaddemelerle yapılan kıyaslara mugalâta (demagoji)
veya safsata" denilmektedir. Meselâ duvar üzerine çizilmiş bir insan
resmi gören mugalatacı (demagog):
“Bu resim konuşur. Çünkü, bu resim insana aittir."
"Her
insan konuşur. Öyle ise bu insan da konuşur." diye yanlış bir hükme
varır. Cenâb-ı Hakk'ın yaratacağı bir mahlûku -hâşâ- Allah'tan büyük
tevehhüm etmek, duvardaki resmi insan kabul etmekten daha büyük bir
safsatadır.

Bu soruda esas olarak şu safhalar vardır:
1) Yaratılması vehmedilen varlığın şu anda mevcut olmadığı kabul edilmektedir.
2)
Mevhum varlığın yaratılması Allah'tan beklenmekte, böylece Allah’ın
Hâlık olduğu, o mevhum varlığın ise mahlûk olacağı kabul edilmektedir.
3) O mevhum varlığın yaratılması Allah'tan istendiği gibi, onun büyüklüğü, gücü, dirayet ve azameti de Allah'tan istenmektedir.

Bu
mukaddemelerden Cenâb-ı Hakk'ın sonsuz büyük, yegâne Hâlık, ezelî ve
ebedî ve mutlak Kadir olduğu; o mevhum varlığın ise yaratılmaya muhtaç,
âciz, zelil ve miskin olduğu sonucu çıktığı halde, tam tersine o vehmî
varlığın Allah'tan büyük olup olmayacağı sorulmaktadır. Bu ise
yukarıdaki misâlden çok daha ileri derecede bir safsatadır.

4) Soru pek çok çelişkilerle doludur:

Soru
ile yapılmak istenen kıyas, tenakuzlu kaziyelere (çelişkili hükümlere)
dayandırılmıştır. Dolayısıyla, bu sorunun "iddia olma" özelliği yoktur.
Meselâ, "Sonsuzdan daha büyük bir sayı yazılabilir mi?" sorusu böyle
tenakuzlu bir kaziyeye dayanır. Bu sebeple hiçbir ilmî kıymeti haiz
değildir. Çünkü, sonsuzdan büyük bir sayı olamaz ki, böyle bir soru de
sorulabilsin. Eğer sonsuz, erişilmez bir büyüklüğün sembolü ise hiçbir
rakam sonsuz ile mukayese edilemez. Sonsuzdan büyük bir rakam telâkki
edilse o zaman da sonsuzluk hakikati ortadan kalkar.

Bu soru da, çelişkili kıyaslardan olduğu için mantıken ve ilmen hiçbir kıymeti yoktur.

Bilindiği
gibi bir eserdeki kemâl, onu yapan zatın kemâlinin bir tecellisi, bir
göstergesidir. Ve bu eserdeki kemâlin, ustasının kemâlini aşması, ondan
fazla olması muhaldir. Bir âlimin, telif ettiği bir kitabına kendi
ilminden fazla ilim yerleştirmesi, yahut, bir mimarın kendi maharetini
aşan bir eser yapması, güneşin kendi ziyasından fazlasını bir damla
suya vermesi muhaldir, safsataların en acibidir.

"Cenâb-ı Hak,
kendinden büyük bir varlık yaratabilir mi?" sorusu: "Allahü Teâlâ kendi
kemâlatından daha fazlasını bir mahlûkuna verebilir mi?" gibi bir
saçmalık ifade eder.

Soru, Cenâb-ı Hakk'ın sıfatları, fiilleri adedince muhaller taşır. Bunlardan birkaçını kaydedelim:
Hak Teâlâ'nm sıfatlarından biri "Kudrettir. Soru, bu sıfat yönünden tahlil edildiğinde şöyle olur:
"Kudreti sonsuz olan Cenâb-ı Hak, kendinden daha kudretli birisini yaratabilir mi?"

Bu
sorunun sahibi, sonsuzluk kavramının cahilidir. Sonsuz kudretten daha
büyük bir kudret olamaz ki, böyle bir soru sorulabilsin. Şu sonsuz
feza, şu uçsuz bucaksız sistemler, hep O Kadir-i Zülcelâl'in kudretinin
tecelligâhıdır. Haşmetli bir dağın âyinedeki tecellisi bir çakıl taşı
ağırlığında da olamaz. Hadsiz yıldızlar, uçsuz bucaksız galaksiler hep
Cenab-ı Hakk’ın Hâlık isminin tecellileridir. Bu tecellilerin O Kadir-i
Mutlak'ı yorması, âciz bırakması düşünülemez. Her an böyle milyarlarca
kâinatı yaratsa, bunların tümü o kudret nazarında yine bir zerre kadar
da olamaz.

Söz konusu soru, Cenâb-ı Hakk’ın irâde sıfatı yönünden tahlil edilirse şu şekle girer:
"Mutlak irâde sahibi olan Allahü Teâlâ, kendi hükmünü geri bıraktıracak, kendi irâdesini kayıtlayacak bir ilâh yaratabilir mi?"

Halbuki,
Cenâb-ı Hakk'ın irâdesi mutlaktır, sonsuzdur. Hiçbir kayıt altına
girmez. O'nun irâdesini kayıt altına alacak bir varlığın bulunması
muhaldir. Öte yandan, Cenâb-ı Hakk'ın yaratacağı şey, mahlûk olur.
Mahlûk ise Hâlık'ın irâdesi altındadır. Bu soru ile Hâlık'ın irâdesi
sınırlı, mahlûkun irâdesi ise sınırsız tevehhüm edilmekte, böylece
"sınırlı olanın sınırsız olanı sınırlandırması" gibi büyük zıtlığa ve
çelişkiye düşülmektedir.

Soruyu, Allahü Teâlâ'nın ezeliyeti ve ebediyeti noktasından düşündüğümüzde şu safsata ile karşılaşırız:
"Cenâb-ı Hak, kendinden evvel var olup, kendisinden sonra da varlığı devam edecek olan bir mahlûk yaratabilir mi?"

Ezel
ve Ebed Sultanı olan Allahü Azîmüşşan'ın, bir ismi Evvel, bir ismi de
Âhir'dir. Varlığının evveli olmadığı gibi, sonu da yoktur.
Ezelden
evvel ve ebedden öte bir zaman kavramı olamaz ki, böyle bir hurafeye,
bir vehme yer olabilsin. Bu safsataya göre, Cenâb-ı Hak ezelî ve ebedî
olduğu halde, hâşâ, fâni ve hadis (sonradan yaratılan) olacak,
yaratacağı o mevhum varlık ise, mahlûk olduğu halde ezelî ve ebedî
olacaktır.
Cenâb-ı Hakk'ın Hayat, Semi', Basar gibi diğer sıfatları da aynı mantık ve ölçü içerisinde düşünülebilir.

Ne
gariptir ki, böyle bir safsata ve bir hezeyan bu asrın cehalet
çarşısında müşteri bulmakta, az da olsa bir kısım insanları
saptırabilmektedir.

5) Soruda hakikatlerin zıtlarına dönüşmesi istenmektedir.

Bilindiği
gibi, bir hakikatin, zıddına dönüşmesi muhaldir. Yine, bir hakikatin
kendi mahiyetini korumakla birlikte kendi zıddı olan bir mahiyete
girmesi de muhaldir. Meselâ, güneşin, kendi mahiyetini aynen muhafaza
ederek suya dönüşmesi, yahut bir insanın "insanlık" mahiyetini hiç
kaybetmeden “arslan” olması muhaldir. Misâller çoğaltılabilir. Mahlûkat
için, inkılâb-ı hakâik ( gerçeklerin zıtlarına dönüşmesi) böyle
binlerce muhaller taşıdığı halde, Hâlık Teâlâ hakkında böyle bir şey
vehmetmek muhallerin en acibidir.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz