Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
abdullah
abdullah

İmanın esaslarını kısaca anlatır mısınız? 110
Erkek Oğlak
Yılan
Mesaj Sayısı : 56
Doğum tarihi : 01/01/90
Yaş : 34
Nerden : Tokat
İş/Hobi : tezgahtar
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 12/11/08
http://muradiyeforum.net

İmanın esaslarını kısaca anlatır mısınız? Empty İmanın esaslarını kısaca anlatır mısınız?

Paz Kas. 16, 2008 2:21 pm
İmanın altı rüknü vardır: Bunlar, Allah’a, ahirete, meleklere,
kitaplara, peygamberlere, kadere iman etmektir. Bir insanın mümin
olabilmesi için bu altı esasın tamamına inanması gerekir. Bir tek iman
rüknüne inanmayan insan, mümin olamaz. Zira, iman esasları birbiriyle
alakalıdır.

1- Allah’a İman:
İman esaslarının
birincisi Allah’ın varlığına ve birliğine inanmaktır. Bir Müslüman her
şeyden evvel iman eder ki Allah vardır ve birdir; bu kainat Onun
eseridir. Ne zatında, ne sıfatlarında, ne de fiillerinde ortağı, eşi ve
benzeri yoktur. Sıfatları mahlukatın sıfatlarına benzemez.

Bütün mevcudat Allah’ın varlığına delalet ettiği gibi birliğine de delalet etmektedir.

Ezeli
ve ebedi olup, zamanda, mekandan, değişmekten, ihtiyaçtan, aczden,
kusurdan münezzeh ve mahfuz olan ancak Allah’tır. Bu sıfatlara sahip
olacak bir başka varlık düşünülemez.

Allah’ın bütün sıfatları
her şeyi ihata etmiştir. Her şey onun iradesine tâbidir. Rahman, Rahim,
Gafur gibi cemali isimleri olduğu gibi, Kahhar, Cebbar, Müntakim gibi
celali isimleri de vardır. Kendine iman edenlere lütuf ile muamele
eder. Küfür ve isyan ehlini de azabına uğratır.

İbadet ancak
Allah’a yapılabilir. İnsanların dünya ve ahiret saadeti Onun emir ve
yasaklarına uymakla gerçekleşir. Bu bir ilahî kanundur; bunda bir
değişme düşünülemez.

İnsan aklı, Allah’ın zatını, mahiyet ve
hakikatini anlayamaz. Zira akıl mahluktur ve sınırlıdır. Cenab-ı
Hakk’ın zat ve sıfatları sonsuzdur. Sınırlı olanın, sonsuzu ihata
edemeyeceği açık bir hakikattir. Yani, hatıra her ne gelirse Allah onun
başkasıdır.

Allah’ın, zatında şeriki olmadığı gibi fiillerinde
de şeriki ve yoktur. Bütün varlık aleminin tek yaratıcısı, tek maliki
ve tek hakimidir. Sebepleri yaratan Allah olduğu gibi, sebeplerden
çıkan neticeleri de yaratan yine Odur; ağacı O yarattığı gibi meyveyi
de O yaratır.

Şükür ve ibadet, hamd ve sena ancak Ona
mahsustur. Müminler yalnız Allah’a ibadet ettikleri gibi yardımı da
ancak Allah’tan dilerler: “Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden
yardım dileriz.” (Fatiha Sûresi, 5)

Bir günah işlediklerinde
de tövbelerini doğrudan doğruya Allah’a yaparlar. Zira insanların
Allah’a karşı işledikleri günahı Allah’tan başkası affedemez.

2- Meleklere İman:
İmanın
bir diğer rüknü de meleklere imandır. Her Müslüman iman eder ki;
Cenâb-ı Hakk’ın melek namında latif mahlukları vardır. Bunlar Allah’ı
tespih eder, ayrıca kendilerine verilen diğer vazifeleri de yerine
getirirler. İsyansız olan bu mahluklar beşer gibi bir imtihana tabi
değillerdir; fıtratları safi, kendileri masum, makamları sabittir.

Şu
maddi alemin bir küçük misali olan insan bedeninde akla, hafızaya,
hayale ve sevgi, korku, merak gibi binlerce hissiyata vazife gördüren
Cenab-ı Hakk, elbette şu muhteşem kainatı boş bırakmamış, onu da
meleklerle şenlendirmiştir.

3- Kitaplara İman:
İmanın
rükünlerinden biri de semavî kitaplara imandır. İnsan, akıl
aracılığıyla Allah’ın varlığını ve birliğini bilse bile, Onun emir ve
yasaklarının neler olduğunu, Ona karşı ibadet vazifesini nasıl
yapacağını, kısacası Allah’ın nelerden razı olup olmayacağını idrak
edemez. Bunun için Cenab-ı Hakk, semavî kitaplar inzal etmiştir. Semavî
kitapların yüz tanesi sayfalar halinde, dört tanesi ise kitap halinde
nazil olmuştu. Bu dört semavî kitap, inzal sırasına göre, Zebur,
Tevrat, İncil ve Kuran’dır.

Bir Müslüman bunların tamamına
inanmakla mükelleftir. Şu var ki, Kuranın nazil olmasıyla diğer semavî
kitaplar uygulama sahasından kalkmışlardır. Kur’an-ı Kerim,
Peygamberimize nazil olduktan sonra, bir harfine bile dokunulmadan
günümüze kadar gelmiştir. Böylece Cenab-ı Hakk, “Kur’anı Biz indirdik,
Biz muhafaza edeceğiz,” (Hicr Sûresi, 9) hükmünü gerçekleştirmiştir.

4- Peygamberlere İman:
Bir
diğer iman rüknü de peygamberlere imandır. Cenab-ı Hakk’ın, insanları,
yine insan nevinden bir peygamberle ikaz etmesi İlahi bir kanundur.

Peygamberlik
beşer için azim bir ihtiyaç ve büyük bir nimettir. Cenab-ı Hakk, bu
mürşit ve rehberlerin vasıtasıyla insanlara hidayet yollarını
göstermiştir.

Peygamberlerin vazifesi, vahiy ve ilham yoluyla
Cenab-ı Hakk’tan aldıkları emirleri beşeriyete tebliğ etmek, dünya ve
ahiret saadetinin yollarını onlara göstermektir. Bu zatların iki
cihetleri vardır. Birisi “kulluk”, diğeri “risalet”(İlâhî elçilik)tir.
Kulluk cihetiyle Allah’ın emir ve yasaklarına en mükemmel manada,
eksiksiz uyarlar; bu sahada insanlara örnek olurlar. Risalet cihetiyle,
insanlara hak ve hakikati tebliğ ederler.

Peygamberler,
Allah’ın mahluku ve kuludurlar. Bir Müslüman peygamberlerin hepsine
inanmakla mükellef kılınmıştır. Herhangi birisinin peygamberliğini
inkar etse İslâm dairesinden çıkar. Meselâ, Hazret-i Musa (as), yahut
Hazret-i İsa’ya (as) inanmayan bir insan mümin olamaz. Bunların
peygamberlikleri Kur’an ile sabittir. Onlara iman etmek, hem kitaplara,
hem de peygamberlere imanın bir gereğidir.

Peygamberlerin ilki
Hazret-i Adem, sonuncusu da Hazret-i Muhammed ( a.s.m.)’dir. Nübüvvet
müessesesi Hazret-i Muhammed (a.s.m.) ile son bulmuştur. Bu bakımdan
Hazret-i Muhammed’e, “Hatemü’l-Enbiya” denilir.

“Biz, seni
bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.” ( Sebe
Sûresi, 28) ayet-i kerimesinin, hükmünce Hazret-i Muhammed bir kavme
değil, bütün insanlara peygamber olarak gönderilmîştir.

“Biz
seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya Sûresi, 107
)ayetinin hükmünce de O Zat (asm.), varlık alemine daimi bir nimet,
ebedi bir rahmet olmuştur.

5- Ahirete İman:
İmanın
en mühim bir rüknü de; öldükten sonra dirilmeye ve ahiret hayatına
imandır. İnsanlara, bu dünya hayatında hem maddî, hem de manevî
nimetler ihsan eden Cenab-ı Hakk, bu dünya imtihanını kazanan sevgili
kullarını cennette yine hem cismanî, hem de ruhanî hadsiz nimetlere
mazhar kılacaktır.

Güz mevsiminde ölen bütün bitkileri ve
hayvanları, baharda yeniden hayata kavuşturan Allah, elbette vefat eden
insanları da ahirette yeniden diriltecektir. Bu Onun hem rahmetinin hem
de adaletinin gereğidir.

6- Kadere İman:
İmanın
rükünlerinden biri de kadere imandır. Kader iki kısımdır. Birincisi;
kainattaki her varlığın, “zatı, şekli ve bütün özellikleriyle” Allah’ın
ilminde takdir edilmesi ve buna göre yaratılmasıdır. Bu saha imtihana
konu değildir.

İkincisi ise; insanın cüz’i iradesine bakar.
İnsan, cüz’i iradesi ile hayır olsun, şer olsun her neyi tercih eder ve
neyi işlerse Allah onu yaratır. İnsan bu ikinci kısımdan sorumludur.
Cennet ve cehennem, insan iradesine tanınan bu tercih hakkının
meyveleridir.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz