Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
abdullah
abdullah

insanlar imani konularda nasıl aldanıyorlar? 110
Erkek Oğlak
Yılan
Mesaj Sayısı : 56
Doğum tarihi : 01/01/90
Yaş : 34
Nerden : Tokat
İş/Hobi : tezgahtar
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 12/11/08
http://muradiyeforum.net

insanlar imani konularda nasıl aldanıyorlar? Empty insanlar imani konularda nasıl aldanıyorlar?

Paz Kas. 16, 2008 2:18 pm
İlk insan Adem (as)dan beri insanlık, birbirine zıt iki yolda yürüye gelmiştir. Bu, kıyamete kadar da böyle devam edecektir.
Bu yollardan biri, iman ve hidayet yolu; diğeri de küfür ve dalalet yoludur.

İnsaf
ve vicdan ışığında bakıldığında, bütün güzelliklerin, hayır ve
kemalatın, huzur ve saadetin iman yolunda; çirkinlik, şer, tahrip ve
hakka tecavüzlerin de küfür yolunda olduğu açık bir şekilde
görülecektir.

Dış dünyadaki bu kutuplaşma ve zıtlaşma, insanın
iç dünyasında da cereyan etmekte, duygular ve hisler arasında çatışma
şeklinde ortaya çıkmaktadır. Kalp, akıl, vicdan insanı iman yoluna sevk
ederken, nefis, his, heva ve vehim de inkar yoluna iterler.
İnsanın
iç dünyası bu zıtların çarpışmalarına her zaman sahne olur. Bunlardan
hangisi ağırlık kazanırsa, insan o cephede yerini alır, o yolda
yürümeye başlar.

Bu alanda, insanı küfre sevk eden, fikri sapıklığa (dalalete) düşüren sebeplerin mühimleri üzerinde duracağız.
1 — Cehalet
Geçmişte
ve günümüzde insanların küfre girmesine sebep olan saiklerin başında
Cehil gelir. Feza araştırmaları yapan insan da eğer Allah'a
inanmıyorsa, inanmamasındaki birinci sebep Cehalettir.
Burada kastedilen cehalet, eşyanın var oluşundaki niçin ve neden'i muhakeme eksikliği,yani basit ve sathi düşünmedir.
Cehaletin
bir sebebi de, taassup ve taklittir. Geçmiş Peygamberler, kavimlerini
imana ve tevhide davet ederken, karşılarına çıkan en büyük engel, bu
olmuştur. Onlar, kavimlerinin taassubu ve atalarının sapık inançlarına
körü körüne bağlılıkları ile ciddi mücadele vermişlerdir.
Kuran'da da bu husus üzerinde önemle durulur ve yanlışlığı vurgulanır.
Amr
Bin As'a, bir gün: "Sen akıllı bir adamsın, İslamiyet’i kabulde
gecikmene ne sebep oldu?" diye sorulmuştu. Amr Bin As'ın cevabı
düşündürücü ve konumuza ışık tutucudur:
"Biz, bizden önceki kuşaktan
yaşlı-tecrübeli, bize hakim bir toplulukla bir arada bulunuyorduk.
Onlar karşılıklı dağlar arasındaki bir dağ yolunu tutup gittiler. Biz
de oraya çıkıncaya kadar onlara uyduk. Onlar Peygamberi (asm) inkar
ettiler. Onlarla birlikte biz de inkar ettik. O zaman yaptığımız iş
üzerinde hiç düşünmedik. Sadece onları taklit ettik. Onlar ölüp
gidince, işler bize kaldı. Kendimiz düşünüp karar vermek zorunda
kaldık. Peygamberin (asm) işine bizzat bakıp doğruluğunu anlayınca,
İslamiyet sevgisi kalbimize düştü..."
Günümüzde de durum değişmiş
değildir. Çağdaş inkarcılar da, kendilerine büyük tanıdıkları, üstat
kabul ettikleri şahısların ilkelerine, doktrinlerine, ideolojik
fikirlerine, taassupla bağlı, körü körüne sadıktırlar.

2 — Kibir ve Gurur
İnsanların
iman yoluna girmelerine mani olan ikinci husus, kibir'dir. Şeytanın
Hak'tan sapmasına ve rahmetten kovulmasına, bu duygu sebep olmuştur.
Kibir,
büyüklenme ve kendini yüksek görme hissidir. Kibir duygusunun asıl
yeri, Allah hesabına, bütün kafir ve inkarcılara karşı üstün olmak,
imanın izzetini korumak uğrunda hiç kimseye baş eğmemektir. Fakat
düşüncesizlik ve gaflet yüzünden bu duygu insanı yoldan çıkarır,
Allah'a ve Resulüne isyan bayrağını açtırır. Nitekim Nemrut’un ve
Firavun'un kibri, onları, Allah'a karşı üstünlük taslamaya sevk
ederken; Ebu Cehil'in kibri de kendisini Hz. Peygamber'e karşı üstün
görmeye sevk etmiştir.

3 — Duygu yanılmaları ve yanlış değerlendirmeler (İnhiraf)
İnsanı
küfre atan mühim bir sebep de, inhiraf denen duyguların yanılmasıdır.
Tıpkı suyun içindeki bir cismi kırılmış gibi yanlış görme, hükmü ona
göre verme ve o hüküm üzerinde fikir yürütmedir.
Bu hususu Bediüzzaman Hazretleri şöyle ifade eder:
"İnsan
fıtraten mükerrem olduğundan hakkı arıyor. Bazen batıl eline gelir, hak
zannederek koynunda saklar. Hakikatı kazarken, ihtiyarsız dalalet
başına düşer, hakikat zannederek kafasına giydiriyor."
Kişiyi inkarcılığa sürükleyen inhirafın pek çok sebepleri vardır. Mühimlerinden bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
a)
Maddi meselelerle devamlı meşguliyet, insanı maneviyattan uzaklaştırır.
İman hakikatlerine karşı insanı anlayışsız hale getirir.
b) Allah
Teala'yı yarattığı varlıklara (mahlukata) kıyas etmek de, mühim bir
yanılma ve inkar sebebidir. Allah kainatın yaratıcısıdır. Her şey O'nun
mahlukudur. Usta, eserine benzemeyeceği gibi Kainatın yaratıcısı da
kainata benzemeyecektir.
c) İmani meselelerin yüceliği sebebiyle,
aklın onların mahiyetini tamamen kavrayamayacağını düşünmemek... Bir
şeyin varlığını bilmek başka, mahiyetini bilmek başkadır. Kainatta
varlığını bildiğimiz halde, mahiyetlerini bilemediğimiz o kadar çok şey
var ki... Mahiyetini kavrayamayışımız, o şeylerin varlığını inkar
etmeyi nasıl gerektirmiyorsa Allah Teala'nın, meleklerin, Cennet ve
Cehennem'in mahiyetlerini bilmememiz de onları inkar etmeyi gerektirmez.
d)
Kafirlerin sayıca çokluğu, onların bazı imani meselelerin inkarında
birleşmeleri de insanı dalalete atan sebeplerden biridir. Halbuki,
kıymet ve ehemmiyet, sayı çokluğunda değildir. Nitekim, hayvanlar,
sayıca büyük bir çoğunluğa sahipken, insan bütün hayvan türleri üstünde
hakim olmuştur.
e) Maneviyatta ihtisas sahibi kimselere müracaat
etmemek... Bir ilmin münakaşa konusu olmuş bir meselesinde, o ilmi
bilmeyen kimselerin, başka bir ilimde ne kadar büyük ve kudretli de
olsalar, sözleri geçerli değildir. Mesela, büyük bir mühendisin, bir
hastalığını teşhis ve tedavisinde bir Tıp öğrencisi kadar sözü geçmez.
Aynı şey manevi meselelerde de geçerlidir. Madde ile çok meşgul
olduğundan maneviyattan uzaklaşmış, aklı gözüne inmiş, manevi
meseleleri idraki daralmış kimselerin manevi meselelerdeki inkarları
geçerli olamaz. Başta Peygamberimiz olarak umum 124 bin Peygamber ve
asırlarca yetişmiş büyük alimler imani meselelerde ihtisas
sahibidirler. O meselelerde onların sözleri dinlenir.

4 — Günahlara müptela olmak
İşlenen
her bir günah, insanın kalp ve ruhunda yaralar açar, iman nurunu
karartmaya başlar, insan günahta ısrar ettikçe kalbi, siyahlaşıp
katılaşarak iman nurunu bütünüyle kaybedecek dereceye gelir. Bu
bakımdan her günah içinde küfre gidecek bir yol vardır.
İşlenen günahların lekeleri tövbe ile hemen silinmezse, kalbi tamamen kaplayıp insanı küfre kadar götürebilir.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz